"Koç Tavşan" |
Çam Dalında Sarkan, Koç Tavşan
Komşuların
arazilerine girdik, arada 200 metre kadar mesafe vardı ama çam ormanlarından bizi
göremiyorlardı. Çam ormanlarının arasındaki patika yoldan yürümeye devam ettik.
Kalın ve uzun bir çam ağacının dibinde oturuyorlardı kalabalık bir aile olarak. Ortaya da meydan ateşi yakmışlar şamataları iyi görünüyor ve gülüşme sesleri, teneke çalma sesleri çınlatıyordu ormanı.
Kalın ve uzun bir çam ağacının dibinde oturuyorlardı kalabalık bir aile olarak. Ortaya da meydan ateşi yakmışlar şamataları iyi görünüyor ve gülüşme sesleri, teneke çalma sesleri çınlatıyordu ormanı.
Hallerini
görünce bir gülümseme yayıldı hepimize de. Babam benim elimi bırakmıştı artık,
yol düzgündü buradan ilerisinde. Köpekler de gelivermezlerdi bize, kokumuzu
tanırlardı, ne zaman görseler kuyruklarını sallayarak, başları yerde gelirlerdi
yanlarımıza. Biz de okşardık boyunlarını. Yine karşıladılar bizi aslan gibi
kocaman koyun köpekleri, boyunlarındaki koruma halkalarıyla. Bizimle birlikte
yürümeye devam ettiler. Koyunları yoktu ama korunmak için besliyorlardı
köpekleri. Ormanın ortasındaydılar senenin 8-9 ayında. Keçileri vardır on, on
beş kadar.
Bizi gördüler
yaklaşınca. Pekmez yemeyen amca ve ailesiydi bunlar. Ateşin aydınlığından pek uzağı fark edemedikleri için yakınlaşınca
ancak fark ettiler bizi ve sevinçle karşıladı her biri yanımıza gelerek “hoş
geldin” dediler her biri, her birimize. Küçükler büyüklerin elinden öpüp başına
koydu, büyükler de küçüklerin yanaklarından öptü, yaşıtlarda tokalaştılar. Uzun
yıllardır birbirini görmemiş kardeş veya akrabalar gibiydik o anda.
Kendimi çok
mutlu hissettim o ortamda ve hep aynı ortamda bulunmak isteği düştü içime. Bizi, yanan ateşin etrafındaki en rahat yerlere oturttular, ellerimizdeki
getirdiklerimizi büyükler alıp çocuklara verdikten sonra. Eğlenceye kaldığı
yerden devam ettiler.
Adamın önünde
ters çevrilmiş eski, bir kısmı pastan çürümüş bir teneke ve trampet gibi
kullanıp elindeki odun parçalarıyla bazen de elleriyle tempolu çalıyor, hanımı
ve kızı oynuyor, oğlanların ikisi de katılıyor bazen, çamın dalında da koç gibi
bir tavşan, yarısı yüzülmüş derisinin yarısı bekliyor arka bacaklarından
sicimle bağlı asılır halde.
Bizim fark
ettiğimizi anlayan büyük delikanlı: “koç, amca koç, kurbanlık bu” diyerek
oynamasına devam ediyor. Babam da gülümseyerek başını sallayarak cevap veriyor. Epmek Amca ve karısı da gözlerinin içi gülerek seyrediyorlardı durumu, arada el
çırparak tempoya eşlik ediyorlardı, Epmek Amca'nın karısının kulakları çok az
duyduğu için bazen tempoyu kaçırıyor sonradan herkese bakıp tekrar tempoya
uymaya başlıyordu. Hiç kimseyi de ilgilendirmiyordu durumu, herkes kendi
havasındaydı.
Daldaki
tavşanı yüzüp yahni yapacaklar ve yemeklerini yiyecekler. Oğlanlara göz kaş
etti babaları ve onlar tavşanla ilgilenmek için geçtiler tavşanın yanına.
Derisinin kalanını özenle yüzdüler bıçak kaçırmadan. Deri zedelenmemeliydi,
çarık yaparlardı belki de. Veya şapka gibi şeyler işte. Çarık için zayıf
düşerdi aslında ama yaz aylarında bazen üstü açık olarak giyerlerdi
yaptıklarını.
7/9
Devam edecek...
1/9'a dön...
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.