Çarşamba, Aralık 09, 2020

Ah zafer Ah!

insan

Yalancı mısın Sen, Oğlum Zafer?

                Zafer, kafasının içindeki, evirip çevirip durduğu düşüncelerinden saklanmak istercesine kaçmaya çalıştığını kendisi de görmeye başladıkça daha da tuhaflaşıyor ve yüzünün kızardığını hissetmeye başlıyordu.

            Aslında Zafer’in niyeti, kendisiyle yüzleşebilmekti. Yüzleşme cesaretini kendinde buluyor ancak bir türlü beceremediğini, ne zaman girişse hep kıyı, köşe kaçtığını fark ediyordu. Ah! Ah bir balıklama dalabilsem her şeyin içine, darmadağın etsem her birini. Her birinin kafasını tuz buz etsem şöyle keyfimce; rahatlayıveririm belki o zaman.

            Neden, kimden kaçıyorum ben? Hiçbir şeyden ve de hiçbir kimseden. Aldın mı cevabını salak Zafer, süzme salak Zafer? 

            Gerçekten Zafer ne herhangi bir şeyden ne de bir kimseden kaçıyordu. Bu durumdan kendisi de oldukça emin olmasına rağmen aklına geliveriyordu birden kitabi sorular. Soruların hakkı yok muydu? Elbette vardı, olmaz mı?

Psikiyatri, psikoloji bilimi ne güne duruyordular, elbette öğrenmeye çalışıyorlardı insan denilen ne olduğu belli olmayan yaratığı inceleyip bir kılık altında şekillendirmeyi. Ne yazık ki hiçbir kılığa sokulamayan insan her bir yeri her bir yerde darmadağın durmaya devam ediyor. 

Aslında insan denilen yaratığı kasaplara veya dülgerlere teslim etseler daha iyi sonuç alacaklarından oldukça emindi Zafer. Çünkü ne yapar ederler mutlaka bir şekil verirler eninde sonunda. Elsiz, kolsuz veya kulaksız, burunsuz vb çıkıntılarını yontarlar tornadan çıkmışçasına şekle sokarlar. İşte o zaman içi mi, dışı mı diye kimseler de uğraşma ihtiyacı duymaz.

Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.