Cumartesi, Nisan 23, 2022

Zafer, İtiraf Ediyorum.

itiraf

İtiraf

                Zafer, biliyorum, sen haklısın çok şeyde. Bunu sana itiraf ediyorum çünkü seni etkileyen bendim. Ani kararlar vermeni engelledim, ani tepkiler vermeni engelledim. İlk duyduğumuz, gördüğümüz şeylere anında tepki vermek zaten her şeyi o an için bitirmeyi gerektiriyordu. İşte bu yüzden yutkunarak zaman kazanmaya çalışmayı seçtik. En iyisi öyleydi çünkü. Bu durumların zamanla yıkıma yol açacağını hiç aklıma getirmemiştim o zamanlar ama şimdi düşündükçe keşke, keşke diyorum, keşke o zamanlar ani tepki verseydik, yani sana katılsaydım da o zaman bitseydi de bitenin yerine yeni bir hayat kurardık yine birlikte.

            Yılmayacağım Zafer, yılmayacağım seni etkilemeye uğraşacağım. Bak yine döndüm, senden başka gidecek yerim yok zaten. Nereye gitsem senin ölü olan yükünü taşıyorum sırtımda. İşte bu ağır yükü sırtımdan atmak için uğraşıyorum aslında. Sen ayağa kalkıp yürümeye başladığında benim yüküm hafifleyecek.

            Dünyadaki herkes deneme yanılma yöntemini kullanmaz mı Zafer? Her yeni duruma karşılık belirsizlik içinde devam ederiz yola. Biz de diğer insanların yaptığından farklı bir şey yamadık ama karşılaştığımız kişi veya olaylar belki de diğerlerinin yaşadığı veya karşılaştıklarından farklı olması bizi bu hale getirdi.

            Ben diyorum ki sana, bırakalım artık geçmişi. Geçmiş geçmişte kalsın. Biz geleceğe bakalım. Öyle yapmaz mıydık eskiden. Ne zaman düştüğümüz yerde kaldık bu son zamana kadar? Bence kalkıp yürüdük her şeye rağmen. Şimdi kalkamamanın anlamı var mı diye soruyorum ben kendime. Pes etmek demek bu hayattan vazgeçmek demek Zafer, vazgeçmek ise teslimiyet demektir. Bu durum da sadece ikimizi ilgilendiriyor bilesin. Bak istersen çevreye, görebileceksin sende çünkü senin için için yandığın, gözyaşlarını içine akıttığın insanların hiç de umurunda değilsin. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve kimsenin de umurunda değilsin. Herkes kendi ihtiyaçları ve istekleri açısından bakıyor sana. Yani sen bir meyve ağacısın. Meyveni taşlayarak düşürecekler dallarından ve onu yiyecekler. Sen meyve vermezsen bir süre taşlayıp bırakacaklar.

            Zafer, sen de biliyorsun ki, her şey tekrar tekrar gün yüzüne çıkıyor. Benim de tekrarladığım şeyler var biliyorum. Her seferinde sana ulaşma umuduyla yola çıkıyorum ama neredeyse hiç faydasını görmüyorum bütün bunların. Acaba bir gün görecek miyim diye de merak ediyorum aslında ancak her geçen an da umutlarımın tükendiğini hissetmem benim de gücümün kesilmesine yol açıyor. En çok acı veren de bu.

           

itiraf_ediyorum

Ne diyorum biliyor musun kendi kendime, yap oğlum diyorum sürekli, ne aklına gelirse yap, hiç düşünmeden yap. Düşündün de ne oldu sanki, bir fayda mı gördün, yap, yalnızca yap o kadar. İşte böyle, kestirip atıyorum sonrasında da yap diye.

            Bak ne aklıma geldi, hani bir film seyretmiştik, Türk filmiydi. Bir adam cezaevinden çıkıp ilk karşıma çıkanla evleneceğim diyordu ve gerçekten ilk karşısına çıkan kadınla evleniyor du ya, işte öyle yap diyorum ben de kendime. Ne aklına gelir se yap. Çünkü düşünmeye başlayınca olumsuzluklar başlıyor ve yapmaktan uzaklaşıyorum, gücüm tükeniyor. Hep bahaneler üretmeye başlıyor düşüncelerim. Anlayacağın ben de sana benzemeye başladım. Bu yüzden ikimizin beraber kurtulması gerekli bu girdaptan, çıkmazdan. Kendi yarattığımız ve kendimizi içine hapsettiğimiz bizim çıkmazlarımız bütün bunlar. Biz yaratıyoruz yani, başkaları değil.

            Bir iz bırakalım haydi Zafer, bizden sonrası için bir iz. Nasıl olursa olsun, iz, küçücük de olsa bir iz. Bizi gösteren bir iz. Örneğin yazmaya ne dersin. Ne istersen. Kimseyi ilgilendirmeyen bir iş bu. Sadece sen ve ben, bir de duygularımız olacak işin içinde. Başka da bir kişi veya bir şey olmayacak. Yapabilir misin bu kadarını. Bırakacaksın duygularını, akacaklar kendi bildiklerince. Müdahale etmeyeceksin. Becerebilir misin bu kadarını yapmayı? Ancak denemek gerek öncelikle. Deneyeceksin, deneyeceğiz birlikte, bir daha, bir daha, olmadı bir daha ve yapıncaya kadar yılmadan, usanmadan, yorulmadan. Var mısın inada? İnatlaşmaya kendinle?

            Bu benim ilk anda aklıma geliveren. Öylesine de çıktı işte dudaklarım arasından. Belki senin de düşündüklerin vardır kim bilir! Deneyelim mi ilk aklımıza geleni yapmayı. Artık ince eleyip sık dokumamayı. Başkaları ne der diye düşünmemeyi. Kısacası hiçbir kimse veya hiçbir şeye aldırmamayı deneyelim mi? Ben zevk alacağım sanıyorum. Denemek istiyorum. Ya sen?

Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.