Zafer, biliyorum, sen haklısın çok şeyde. Bunu sana itiraf ediyorum çünkü seni etkileyen bendim. Ani kararlar vermeni engelledim, ani tepkiler vermeni engelledim. İlk duyduğumuz, gördüğümüz şeylere anında tepki vermek zaten her şeyi o an için bitirmeyi gerektiriyordu. İşte bu yüzden yutkunarak zaman kazanmaya çalışmayı seçtik. En iyisi öyleydi çünkü. Bu durumların zamanla yıkıma yol açacağını hiç aklıma getirmemiştim o zamanlar ama şimdi düşündükçe keşke, keşke diyorum, keşke o zamanlar ani tepki verseydik, yani sana katılsaydım da o zaman bitseydi de bitenin yerine yeni bir hayat kurardık yine birlikte.
Yılmayacağım Zafer, yılmayacağım
seni etkilemeye uğraşacağım. Bak yine döndüm, senden başka gidecek yerim yok
zaten. Nereye gitsem senin ölü olan yükünü taşıyorum sırtımda. İşte bu ağır
yükü sırtımdan atmak için uğraşıyorum aslında. Sen ayağa kalkıp yürümeye
başladığında benim yüküm hafifleyecek.
Dünyadaki herkes deneme yanılma
yöntemini kullanmaz mı Zafer? Her yeni duruma karşılık belirsizlik içinde devam
ederiz yola. Biz de diğer insanların yaptığından farklı bir şey yamadık ama
karşılaştığımız kişi veya olaylar belki de diğerlerinin yaşadığı veya
karşılaştıklarından farklı olması bizi bu hale getirdi.
Ben diyorum ki sana, bırakalım artık
geçmişi. Geçmiş geçmişte kalsın. Biz geleceğe bakalım. Öyle yapmaz mıydık
eskiden. Ne zaman düştüğümüz yerde kaldık bu son zamana kadar? Bence kalkıp
yürüdük her şeye rağmen. Şimdi kalkamamanın anlamı var mı diye soruyorum ben
kendime. Pes etmek demek bu hayattan vazgeçmek demek Zafer, vazgeçmek ise
teslimiyet demektir. Bu durum da sadece ikimizi ilgilendiriyor bilesin. Bak
istersen çevreye, görebileceksin sende çünkü senin için için yandığın,
gözyaşlarını içine akıttığın insanların hiç de umurunda değilsin. Herkes kendi
hayatını yaşıyor ve kimsenin de umurunda değilsin. Herkes kendi ihtiyaçları ve
istekleri açısından bakıyor sana. Yani sen bir meyve ağacısın. Meyveni
taşlayarak düşürecekler dallarından ve onu yiyecekler. Sen meyve vermezsen bir
süre taşlayıp bırakacaklar.
Zafer, sen de biliyorsun ki, her şey
tekrar tekrar gün yüzüne çıkıyor. Benim de tekrarladığım şeyler var biliyorum.
Her seferinde sana ulaşma umuduyla yola çıkıyorum ama neredeyse hiç faydasını
görmüyorum bütün bunların. Acaba bir gün görecek miyim diye de merak ediyorum
aslında ancak her geçen an da umutlarımın tükendiğini hissetmem benim de
gücümün kesilmesine yol açıyor. En çok acı veren de bu.
Ne diyorum biliyor musun kendi kendime, yap oğlum diyorum sürekli, ne aklına gelirse yap, hiç düşünmeden yap. Düşündün de ne oldu sanki, bir fayda mı gördün, yap, yalnızca yap o kadar. İşte böyle, kestirip atıyorum sonrasında da yap diye.
Bak ne aklıma geldi, hani bir film
seyretmiştik, Türk filmiydi. Bir adam cezaevinden çıkıp ilk karşıma çıkanla
evleneceğim diyordu ve gerçekten ilk karşısına çıkan kadınla evleniyor du ya,
işte öyle yap diyorum ben de kendime. Ne aklına gelir se yap. Çünkü düşünmeye
başlayınca olumsuzluklar başlıyor ve yapmaktan uzaklaşıyorum, gücüm tükeniyor.
Hep bahaneler üretmeye başlıyor düşüncelerim. Anlayacağın ben de sana benzemeye
başladım. Bu yüzden ikimizin beraber kurtulması gerekli bu girdaptan,
çıkmazdan. Kendi yarattığımız ve kendimizi içine hapsettiğimiz bizim
çıkmazlarımız bütün bunlar. Biz yaratıyoruz yani, başkaları değil.
Bir iz bırakalım haydi Zafer, bizden
sonrası için bir iz. Nasıl olursa olsun, iz, küçücük de olsa bir iz. Bizi
gösteren bir iz. Örneğin yazmaya ne dersin. Ne istersen. Kimseyi
ilgilendirmeyen bir iş bu. Sadece sen ve ben, bir de duygularımız olacak işin
içinde. Başka da bir kişi veya bir şey olmayacak. Yapabilir misin bu kadarını.
Bırakacaksın duygularını, akacaklar kendi bildiklerince. Müdahale etmeyeceksin.
Becerebilir misin bu kadarını yapmayı? Ancak denemek gerek öncelikle.
Deneyeceksin, deneyeceğiz birlikte, bir daha, bir daha, olmadı bir daha ve
yapıncaya kadar yılmadan, usanmadan, yorulmadan. Var mısın inada? İnatlaşmaya
kendinle?
Bu benim ilk anda aklıma geliveren.
Öylesine de çıktı işte dudaklarım arasından. Belki senin de düşündüklerin
vardır kim bilir! Deneyelim mi ilk aklımıza geleni yapmayı. Artık ince eleyip
sık dokumamayı. Başkaları ne der diye düşünmemeyi. Kısacası hiçbir kimse veya
hiçbir şeye aldırmamayı deneyelim mi? Ben zevk alacağım sanıyorum. Denemek
istiyorum. Ya sen?
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.