Pazartesi, Kasım 29, 2021

Kim kime dum duma.

kimKimeDumDuma

Kızgınlık ve kırgınlıklar.

            Kaç günlerdir birkaç satır yazacağım, kırgınlık ve kızgınlıklarım için ama bir türlü beceremeyişime kızıyorum.

            Kırgınım zamana, kendime. Kızgınım kendime, her şeye. Kızgınlıklarım ve kırgınlıklarım kartopu gibi yuvarlana yuvarlana büyüyüp önümde engel oldular. Aşıp geçemiyorum kar yumağını. Boyumu aştı.

            Kırgınlıklar kızgınlıklarla birleşince daha başka oluyor. Sadece birisi olsa halletmek daha kolay görünüyor karşıdan ama öyle değilmiş çünkü ben de aynısını düşünürdüm eskilerden. Yığılmalarının bir nedeni de öyle düşünmem belki de. Zamanında halletmeyip daima ertelemek.

            Ertelemek. Evet, ertelemek kelime olarak ağır bir şey gibi duruyor. İnsan ağırlığını hissediyor sesli olarak tekrarladığında. Ben denedim öyle. Denemeden önce gözüme takılan bir kelime değildi. Kavram olarak hiç düşündüğüm bir şey değildi.

            Laf lafı açıyor hikâyesi kırgınlık ve kızgınlıklarımdan pek dışarıya açılmasam iyi olacak galiba. Çünkü mayınlı alan her taraf.  Mayınlı alanlarda gezinmek ustalık ister. Bende o ustalık yok. Bu yüzden daha dikkatli olmam gerek dışarıda dolaşırken.

            Uzun bir süredir doğru dürüst yazı yazamıyorum kafamın dağınıklığından. Okumaya yoğunlaştım yine. Nihayet çözümlendi kafama takılanların bir kısmı. Tesadüflere adım atıyorum bu aralar kitaplar arasında.

            Okumak, yani tesadüfi olarak okumak, belli başlı bir konuya yoğunlaşmadan ne denk gelirse okumak verimli bir okumak değil. Sadece kafa karıştırmaya yarıyor. Öğrenme denilen kavram gerçekleşmiyor. Zamanı öldürmeye yarıyor. Merakla okunan bir roman bitinceye kadar zaman kavramı ortadan kalkıyor. Böylece kafadaki sorunlar da perdelenmiş oluyor. Ertelenmiş oluyor.

            Direniyorum bu tür okumaya ama öyle geldi öyle gidiyor işte. Aslında yönelimim oldu belli bir seviyeden sonra. Örneğin polisiye vb. okurken psikolojiye yöneldim. Sosyolojiye yöneldim. Bilimsel kitaplara yöneldim. Kafamda sorular oluştu cevaplar aradım.

            Anlatmaya çalıştığım o şekilde yönelme değil.  Uzmanlaşmak türünde bir yönelme. İnsanın kafasındaki sorulara cevap aramasına yönelik okuma türünü geliştirmesi gerekli. Bu durumda bir önceki okumaların devamı şeklinde konuların da benzeşmesi pekiştirmiş oluyor okunanları. Yeni bir bilgi varsa kayda geçiyor beyinde yeni bir bilgi yoksa atılıyor kutunun içine.

            Kızgınlık ve kırgınlıklarım o kadar çok ki, zamanım yok artık onları halledebilmek için. “İş çok zaman yok.” Ne güzel ifade demek geliyor içimden. Buna da kızıyorum.

“Be adam başlasana bir ucundan. Karnını doyururken ekmeğin tamamını mı yutuyorsun, parçalayıp da yutuyorsun değil mi? neden işlerin de bir ucundan parçalaya parçalaya yutmuyorsun?” diye tembihleye tembihleye dilim damağım kurudu artık.

            Nasıl yüksek bir tepeye çıkıp aşağıya baktığında uçsuz bucaksız ova görürsün ya ben de öyle görüyorum işte geçmişimi. Uçsuz bucaksız ova geçmişim gözlerimin önünde. Neresine dokunsam yüreğim sızlıyor. Bazıları yaptıklarımdan bazıları da yapamadıklarımdan dolayı sızlatıyorlar.

            Bütün insanlar aynı değildir değil mi? bazılarının gördüğü geçmiş yemyeşilken bazılarınınki kıraç, bazılarınınki ise sisten pustan görünmez haldedir her halde. Ama herkesin geçmişinde dağlar, tepeler, ovalar, nehirler, dereler vardır mutlaka. Ama mutlu insanların hatırladıkları genellikle mutluluklardır. Mutsuz insanların da mutsuzluklarla doludur gördükleri.

            Zaman çözmüyor bir şeyi. Sadece istifleyerek tıkıştırıyor bir yerlere. Gerekirse kullanmak üzere.  Zamana kızamıyorum çünkü biz yarattık zamanı. Zaman diye bir şey lazımdı zamanında ve o zaman zamanı yaratıp sofraya koyduk insan olarak. Sonralarında da zamanı sadece sofrada tüketmekle yetinmeyip ceplerimize de koyduk istediğimizde atıştırmak için. Bozuk para gibi harcıyoruz. Kıymetli diyoruz lafta ama kıymetsizce harcıyoruz. Sonra da kızıyoruz işte ben gibi. Boş yere kızıyorum. “Biliyorum” diyeceğim ama o zaman da neden yapıyorsun diyeceksiniz. Ben de farklı demiyorum zaten.         24.01.2021

           

            


Görsel: H.G.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.