Pazartesi, Temmuz 10, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarım-Omuz Omuza Sohbet


Enseye Tokat

                İlk kesin hesabımı teslim ettim bugün; bir ay kadar süre geçti neredeyse. En kalın ve yazışma dosyaları en şişkin işimdi. Diğer hesapları daha erken sürede bitiririm diye geçiriyordum içimden. Her durumda üç ayı doldurmak istiyordum; İngilizce kursunun sonunu da görmek istiyordum çünkü. İngilizce bilgilerimde de oldukça yenilenmeler olmuştu; kendimde hissedebiliyordum bunu.

                Dosyamı teslim ettikten sonra diğer dosyaya geçmek için acele etmek istemiyordum, biraz işin etkisinden sıyrılmak amacındaydım. Oldukça ilginç olaylar yaşanmış, tutanaklardan okuduklarım şaka gibi geliyordu. Komedi demek daha doğruydu. 
                Boruları Ankara’dan trene yükle sen, yolculukta borular döküle döküle gitsin ve kimse fark etmesin; aramak için döndüğünde de hiçbir şey bulunmasın. 😊
                Öğleye kadar başka bölgeden gelen bir kız arkadaşa yardım ettim. Bir an önce bölgesine -evine- dönmek istiyordu. Misafirhane şartlarında çok zorluk çekiyordu banyo gibi ihtiyaçlar için. Ter kokusunu bastırmak için de deodorant sıkıyor, terle karışık çok daha ağır bir koku oluşuyordu. Kendisi de bildiği için oldukça rahatsızlık çekiyordu bu durumdan.
                Öğle yemeğini dışarıda yemek istedim. Ortalıkta buz var ve en kötü günlerden birisi. Ulus meydanına doğru çıktım ve oralarda alışveriş merkezlerinin olduğu yerlerde aperatif bir şeyler atıştırdıktan sonra kıyafet bakmak istedim ve biraz dolaştım ama soğuktan oldukça rahatsız olmuştum.
                Bir vitrinde koyu mavi renkli bir palto gözüme takıldı ve girdim içeriye. Daha vitrinde görürü görmez sırtımda olduğunu düşününce içim ısınıvermişti. Alıp hemen sırtıma geçirdim. Aynaya bakınca eksikliği gördüm, bir de atkı aldım mavili tonlarda ve boynuma sardım. Artık beni hiçbir şey üşütemezdi. 😊

                Yarım saat kadar zaman vardı öğle tatilinin bitmesine ve yaya olarak operaya doğru sallandım, kaymamak için çok dikkat ediyor; ellerimi ceplerimden dışarıda tutuyordum her ihtimale karşı. Düşersem yeni paltoma yazık olurdu. 😊                Ziraat bankasını geçtim, o anda birisi -erkek- sağ yanımdan omuzuma yaslandı ve birlikte yürümeye başladık. Yaslanan ve konuşan kişiye göz ucuyla baktım tanıdığım biri değildi. Bozuntuya vermek istemedim ve aynı tempoyla yürümeye devam ettik. Bana okullardan, kavgalardan, kız arkadaşlardan bahsediyordu ama hiçbiri de tanıdık gelmiyordu. Arada sırada mantıklı kaçamak cevaplar veriyordum devamını getirmesi için…
                Opera binasına doğru yaklaşırken Halk Bankası binasının önüne geldiğimizde bir an delikanlı bana baktı “beklerim” dedikten sonra ve hiçbir şey demeden hızlıca Bankanın kapısından içeriye girdi. O anki gözleri ve suratımın önünden gitmedi uzun bir süre ve hep gülümsetti beni.

                Bu durum daha ilk başında Kırklareli İstasyon caddesinde yürürken -askerlik dönemimde- benim önümde yürüyen ve profilden bakıldığında lise arkadaşıma tıpatıp benzeyen bir kişinin ensesine tokat atışım aklıma geliverdi.
                Öğretmen olduğunu biliyordum arkadaşımın ancak tayininin nereye çıktığı hakkında bir fikrim yoktu. Hiç yatmayan diken diken saçları ve yanlardan basık olan kafası, boyu posu, kılık kıyafet tıpkısıydı o arkadaşın. Enseye tokatı yiyince birden döndü kişi ve gözleri yerinden fırlamış halde ateş püskürüyordu burun deliklerinden. Donup kaldık karşılıklı.  Yanıldığımı görmüştüm o anda ve her yer simsiyah ölüverdi, neyse ki üzerimde yedek subay üniforması vardı ve hemen özür diledim ve çok yakın bir arkadaşıma benzettiğimi söyleyince şaşkınlık kalktı üzerinden ve kahkahayla gülmeye başladı kafasını havaya kaldırarak.

                Girdi koluma ve kendisinin benzer hikayelerini anlatmaya başladı. Bir süre yürüdükten sonra bir çay ikram etmeden bırakmamıştı beni.
 Şimdilik hoşça ve mutluca kalın. Gelecek yazılarda görüşmek üzere.
                                                                                                              10-07-2017-1807

                                                                                                                                       Halil GÖNÜL

Görsel:Pixabay.com

6 yorum:

  1. hah haaaaa sahiden de komedi gibi tiyatro gibiii :)

    YanıtlaSil
  2. gerçekten komedi gibi..enseye tokattan sonra bi dostluk başlamış desenize.. :)

    bu arada blogunuzun anasayfası açılmıyor,direkt bu sayfaya yönlendiriyor..şablonlara kod falan mı eklediniz/ feedbuurner gibi kodları eklemiş olabilirsiniz..bi göz atın derim..bilginiz olsun..kolay gelsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu an düzeldi gibi,anasayfanıza şu an girebiliyorum..bilginiz olsun..

      Sil
    2. Yazar Yildirim,
      Evet, GoogleAnalytics deneme kodu eklemiştim ama uyarı verince sildim. İlginiz için teşekkür ederim.

      Sil
    3. Evet öyle oldu, epeyce de gülmüştük ama o anı düşündükçe.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.