Minik torun
-Herkesin aklı karışır arada bir,
öğle değil mi?
Yaşlı adama destek çıkan olmadı aile
üyelerinden. Çünkü herkes biliyordu artık amacını. Elbette kimse kırmak
istemiyordu kendisini. Tam tersine herkesin amacı iyilik yapmaktı bahaneler üretmesinin
önüne geçmeye çalışıyorlar sadece.
Yaşlı adam karısını kaybetmesinden beridir çok az dışarıya çıktı. Tüm tanıdıkları onu soruyordu ilk zamanlar. Gelenlere kötü davrandı. Kimseyi görmek istemediğini yüzlerine söyledi gelenlerin. Bir iki derken çabuk yayıldı kulaktan kulağa. Davranışından pişmanlık duymak bir yana bilinçli yaptığını söyleyerek kendisini savunuyordu üzerine gidildiğinde.
Doktorlara götürdü çocukları ama
faydası olmadı hiçbirinin. Çocuklarını topladı etrafına bir gün:
-çocuklar, beni sevdiğinizi biliyorum. Uzun süredir benim
için kaygılandığınızı da. Size anlatmaya çalıştım arada ama beni anlayanınız
olmadı en ufak torunumdan başka. En ufak torunum gelip beni yanağımdan öptü
size anlatmaya çalıştığım zamanlarda. Dikkatinizi çekmedi değil mi?
Herkes birbirinin yüzüne baktı.
Kimse yine bir şey anlayamamıştı. Küçük torun el çırpıyordu sadece. Üç yaşını doldurmak üzere tatlı kız. Torununu
uçağına çağırdı ve çıkmasına yardım etti elinden tutarak. Gururla oturuyordu
büyük dedesinin kucağında. Sarıldı dedesi. Minik torunun istediği şeydi
kendisine sarılması, mayıştı iyice büyük babasının kucağında. Bir süre sonra da
uyuyup kaldı orda. Kimse farkına varmadı yine.
-sevgili yavrularım. Biz minik
torunumla neden iyi anlaşıyoruz biliyor musunuz?
Herkesin
cevap vermek için dikkatli davranmaya çalıştığını anladı. Onları zora sokmak
istemediği için devam etti konuşmasına.
-ben kimseden ne minnet ne de
anlayış beklemiyorum daha. Kimse de benden beklemesin. Hanımın ölümü sarstı
beni, evet bu doğru. Ancak düşünmeme neden oldu bazı şeyleri. Önemli saydığım
şeyleri. Dostluk, sevgi, insanlık… daha bir çok kavramı düşündüm. Kafanızı
karıştırmak değil amacım. Sadece siz ve benim dünyaya, yaşama, geleceğe dair
düşüncelerimiz farklı. Benim kimseye minnetim yok daha. Sizlere değil kastım,
alınmayın. Elbette sizlerin iyi niyetine inanıyorum, beni seviyorsunuz, rahat
etmemi istiyorsunuz. Evhamlanıp kaygılanıyorsunuz benim için. Yapmayın, sadece
kendi hayatınıza odaklanın benim yaptığım gibi. Torunumun yaptığı gibi. Biz
torunumla işte bu yüzden anlaşıyoruz. İkimizin de kimseye minnetimiz yok,
sadece kendi hayatımızı kendi bildiğimiz gibi yaşamaya gayret ediyoruz. Hepsi
bu. İhtiyacımız olursa sizlerden yardım isteriz hiç çekinmeden…
Anlayan da vardı içlerinde anlayamayan
da. Herkes gözünü kucakta tatlı
gülümseyişle uyuyan minik kıza dikti. Anası alıp yerine yatırmak istedi ama
yerinden kıpırdanınca eliyle dur işareti yaptı yaşlı adam. Kendisi de başını
arkaya yasladı yumdu gözlerini.
Herkes dağıldı odadan. Mink torun
gözlerini açtığında sakini odanın içi. Çıt çıkmıyordu. Sadece büyük babasının
horultusu geliyordu arada bir. Bazen boğulacak gibi oluyor, uzun sayılacak bir
süre nefes almıyordu. Minik kız yavaşça kaydı kucaktan. Uyandırmamaya dikkat
etti. Annesini aradı mutfakta. Annesi yoktu. Kimseler de görünmüyordu çevrede.
Bahçeye çıktı. Herkes bahçedeydi. Güzel bahar havasının tadını çıkarıyorlardı.
Çaylarını keyifle yudumlayıp dedikodu yapıyorlardı. Minik kızın geldiğini gören
kişi herkesi uyardı. Birden kesildi yaşlı dede hakkındaki dedikodu.
Görsel: Google Görseller
Nice your post :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Sil