Pazartesi, Mayıs 01, 2017

Bir duygu boşalması ve ortaya çıkanlar.

El
Kendimle savaşım

Birkaç günlük hikâye bu, gördüğüm bir yüz rahatlattı beni önce: Kariyer basamakları hızlı tırmanılmış, emekleri var belli; sevindim, hem de çok fazla. Rahatsızlık hissi de vardı ilk andan beri ama neden diye sormadım kendime…
Birkaç gün hayal içinde yol aldım, sevinç ve burukluk içinde. Hatta şiir bile yazdım üstü kapalı anlatımla. Derken iki gün sonra biraz daha araştırmaya karar verdim durumu. İşte o anda küt diye kocaman kayalar kösüverdi birden tepeme ve ben altlarında kaldım paramparça.
Önce kendi içimdeki duyguları ölçmeye çalıştım. Çok karmaşık ve daldan dala konan duygu karmaşası yaşadım, bir süre devam etti. Yazmaya odaklandım duygularımı, birkaç deneme yaptım; başaramadım. Net olmayan duygularımı nasıl kaleme alabilirdim? Bekledim ve analize devam ettim duygularımı…
Neredeyse net olan, içlerinden biri çıktı ortaya biraz değerlendirme yaptıktan sonra. “Başarı ve başarısızlık” kavramlarıyla ilgiliydi duygularım. Objektif-tarafsız-olmaya çalışıyordum alabildiğine. Kendime karşı duruyordum zaman zaman.
Kendime sorduğum sorulardan bazıları: “Kıskanıyor muyum? Ben olsam yerinde ne yapardım, nasıl bir karar verirdim? Çekememezlik duygusuna mı kapıldım? Ben kompleksli miyim? Ben başarılı mıyım?.. Soruların devamı var ve durmadan da artıyor; özellikle de kendi kendime yüklenen sorular ve yargılamalar...!
Huzurum ve huzursuzluğum boy ölçüşmeye başladı bu sorular arasında. Aklıma gelen soruların cevabının teorik olarak herhangi bir değerlendirme ölçüsü yok, ancak düşündüğüm sebep sonuç ilişkileriyle desteklemeye çalışıyorum verdiğim cevapları. Doğru cevabı bulmak için oldukça fazla çaba gösteriyorum kendimce.
Geçip karşıma bakıyorum suratıma, boyuma, posuma ve değerlendirmeye tutuyorum bir yabancı gözle. Bazen komiklikler yakalıyorum, bazen de bir tuhaflık hissediyorum gördüklerimden ve düşündüklerimden. Hele bir de alay etmek, dalga geçmek geliyor içimden karşımdaki insanla. Anlayacağınız; bazen sarmaş dolaş kuzu sarması, bazen de tekme tokat, azılı düşman oluyorum kendime. Lime lime parçalayıp tartıyorum her bir parçamı. Terazi mi? Bildiğiniz terazi değil benim tartım: Adını ben de koyamadım henüz.
Gözümün önünde ve havada savrulan o kadar fazla ben var ki şu anda; ben bile şaşırıyorum. Bir tuhaflık var ben de galiba 😊 Eksantrik bir yaratık olup çıktım kendi karşıma ve kendimi seyrediyorum capcanlı. Gördüğüm bütün uçuşan kişilikleri alıp birbirine çarpıyorum, bir başkası çıkıyor bu sefer ve ben de inatla devam ediyorum çarpıştırmaya onları. Hiçbiri de galip değil görünürde. Sonucu ben de sabırsızlıkla bekliyorum sizin gibi…😲
Harfler, kelimeler ve cümleler birbirini kovaladıkça ve onlar birbiri arkasına sıralandıkça her şey çıkacak ortaya. Emin olduğum bazı durumlar ve duygular çıkmaya başladı ortaya. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce bir plan yapmadım, ne yazayım diye. Amacım duygularımı ortaya dökmek ve biraz da olsa kendimi rahatlatmaktı. Yapacak hiçbir şey bulamayınca sabahın kör karanlığında, bir şeyler yazmak iyi olur diye düşündüm ve başladım denemeye, birkaç denemeden sonra işte bu yazı çıkmaya başladı ortaya. Gidiyor şimdilik, gitsin bakalım; nereye kadar gidecek bir görelim hep birlikte.😌
Ben kıskanç mıyım? Çekememezlik hazımsızlığı mı yaşıyorum? Verebildiğim cevap “Hayır!”  Bu cevap doğru mu acaba? Ön yargılardan arınık mı? Büyük bir ihtimalle evet.
Kendimi kıskanç görmüyorum genellikle. Özellikle insanların başarısı sevindiriyor beni, çevremde mutlu, gülen yüzlü ve konuşan insanlar -özellikle ayağı yere basan konuşmalar, sebep sonuç ilişkileri kurulabilen konuşmalar- görmek ve onlarla konuşmak rahatlatıyor ve öğrendiğim çok şey oluyor onlardan. Bakış açıma az veya çok katkıları oluyor, biraz daha farklı bakabilmem için daha da katkı sağlıyorlar farkına varmadan. Laga luga ve dedikodular yoruyor beni ve birden boğazım yanmaya başlıyor konuşmaya zorlandıkça. Bu nedenle sevmiyorum bu tarz konuşmaları ve uzak durmaya veya sessiz kalmaya çalışıyorum zorunlu kalırsam da.
Çekememezlik ise, bana göre bir hastalık ve kendine güvensizliğin göstergelerinden biridir. Yalnız ve kompleksli kişilere göre bir davranış diye değerlendiriyorum. Kararlarımı alırken veya bir konuda karar vermeye çalışırken bildiğim bütün dağarcığımı kullanmaya çalışıyorum ancak bununla da yetinmeyip gözlem yapmaya çalışıyorum kısa bir süre de olsa. Duygulardan arınmaya çalışarak karar almaya çalışıyorum ancak her zaman olmuyor tabii ki. Bazı duygu durumları uzun sürebiliyor ve kısa süre de de bir karar verilmesi gereken durumlarda aldığım kararlar da olmuştur hayatımda. Duygu durumunu yoğunluğuna bağlı olarak hata oranı da paralel gidiyor özellikle olumsuz duygular yüklüyken alınan kararlarda daha da artıyor hata oranı. Sevinçliyken daha az hata oluyor diye gözlemledim kendi yaşamımda.
Özellikle üzerinde durduğum durum: Karar alırken kimseye alet olmak istemiyorum, böyle bir duygu beni çok rahatsız ediyor. Kendi çıkarım için bile olsa başkalarına, bir başkasını ezmeye ve sömürmeye yardımı olacak tarzda destek verebilecek kararları almak istemiyorum ve genellikle reddediyorum, hemen uzaklaşıyorum o alandan.
Örneğin: İyi bir çilingirsem, hırsıza bir başkasının evini soymasına yardım etmem. Hırsız beni soyar da benim alet edevatımı çalarsa ona bir diyeceğim yok. Sonuç itibariyle ben de hırsızın gazabına uğramış olurum. İyi bir çilingir olarak tek dileğim, yeterince çok insanın anahtarını kaybetmesi ve bana gelerek anahtar ürettirmek istemeleridir. Geçimimi o yönde kazanmak isterim. Anahtarını kaybeden de mutlaka olur elbet. Olanıyla da yetinmeye çalışırım.
Profesyonel meslek hayatımda bu tarz şeylerle çok karşılaştım. En çok istek: İnşaat projelendirmelerinde inşaat demirinin azaltılmasıydı. Betonarme projelerinde beton kalınlıklarının azaltılması ve temel ebatlarının küçültülmesi… gibi maliyeti direkt olarak oldukça etkileyecek olan durumlardı. Ancak bu durumlarda yapılan oynamalar bir o kadar da yapının zayıflamasına yol açan durumlardı. Çok düşündüm ilk zamanlarda. Bir türlü elim varmadı oynamaya, çok kayıplar yaşadım mali olarak. Adım pahalıya çıktı, vatandaş benden uzaklaşmaya başladı kısmen. “Ben canımı sokakta bulmadım, modern bir mezar yaptırmak istemiyorum kendime ve aileme” diyenler geldi yalnızca bana.  Hiç unutamıyorum bir jeoloji mühendisinin dediklerini “Abi, filan filan kişiler jeolojik raporu düzenlerken zemin emniyet gerilmesini artır, aksi halde bir daha benden iş alamazsın diyorlar; ben de istediklerini yapıyorum.” Demişti gayet rahatlıkla. Hiç düşünmediği belli oluyordu halinden. Yaptığı işin nelere mal olabileceği konusunda fikri var ama para kazanmak için her şeyi-bir başkalarının can güvenliğini-elinin tersiyle itiveriyordu.
Bencil
Şimdi duygularım daha net ve biraz da heyecanlıyım. İnatla aynı fikirde olduğumu savunuyor ve devam ediyorum, büyük ihtimalle de yaşadığım sürece böyle olacak. “Ha biraz eğilsen ne olacak, boynun mu kopacak?” sözlerine de kulak astığım yok.
Evet ben başarılıyım kendime göre. Neden mi? Çok fazla param pulum, katlarım, yatlarım, etrafımda el çırpan ağam paşam diyenlerim yok. Yalakalar barınmıyor çevremde, hiçbir kimseye bilerek zarar vermedim, kimseyi de üzmek için bilinçli hareket etmedim. Üzüldüysem birlikte üzüldüm, üzüldüm; dayanamadığımda acılara, can havliyle üzdüm. Ancak önüne geçemediğim şeylerle, başkalarının üzülmesine sebep olmuşluklarım vardır. Elimden gelen bir şey yoktu. Günah çıkartmak gibi bir derdim olmadı ve olmayacak da bundan sonra. Çünkü günah işlediğimi düşünmüyorum. Burada bahsettiğim günah çıkartma kavramı mistik anlamda değil, pişmanlıklardan dolayı bir başkalarından aman dileme anlamındadır. Kendim için aman dilemek bana göre bir kavram değil.
Evet sevgili okur, şimdi daha rahatım ama içimdeki burukluk az da olsa devam ediyor hala. Zamana bırakmak en iyisi bu durumda.
Başarı ve başarısızlık kavramları sanırım oldukça sübjektif kavramlar. Kimin neye göre değerlendirdiğine bağlı olarak değişen kavramlar. O yüzden kendinizi değerlendirirken başkalarının değer yargılarına göre değil kendi değer yargılarınıza göre değerlendirirseniz daha doğru bir sonuç çıkar ortaya. Başkalarının değer yargıları ve kıstaslarına göre değerlendirildiğinizde, her birine göre farklı sonuçlar çıkar. İnsanın en iyi yargıcı, kendisidir. Farkında olun veya olmayın her saniye kendinizi yargılıyorsunuz aslında, bazısı bunu bilinçli olarak yapar zaman aralıklarıyla bazıları da hara güre yaşam içinde farkında olmadan son günlerine kadar devam ettirir yaşamını ve son anlarda yapar aynı durumu ama iş işten çoktan geçmiştir artık.
Düşünmeyen insan her zaman mutludur bence. Çünkü: hiçbir şey göremez, duyamaz, hissedemez, başkaları yoktur ona göre ve yalnızca kendisi vardır her şeyin merkezinde. Ben merkezli olarak devam eder yaşamı. Çiçeklerin kokusunu, kuşların sesini, şarkıların ahengini, gülen bir yüzün yaydığı enerjiyi hissedemez. Bir elin sıcaklığını hissetse de ıslaklık olarak değerlendirir ve tiksinir o elden bir daha tutmak istemez hayatında. Kuru ve buz gibi bir eldir onun istediği.
Burada kesiyorum artık saçmalamayı sevgili okur. Sabrın için şimdiden teşekkür ederim. Sağlıcakla, sevdiklerinizle birlikte mutluca kalın. Gelecek yazılarda görüşmek, dertleşmek, sohbet etmek dileğimle sevgiyle kalın. J
01-05-2017-0828
               Halil Gönül

Görsel:Pixabay.com

17 yorum:

  1. Halil hocam gine yardırmışınız hepsini okuyamadım üşengeç bir insan olduğumdan dolayı elinize sağlık iyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  2. geçmişle hesaplaşma olmuş. bizim ülkede dürüstlük zor bulunuyor zaten :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili deeptone, evet hesaplaştım biraz. Maalesef çok azınlıkta kalıyorlar.

      Sil
  3. Uzun ve güzel yazı olmuş emeginize sağlık. Duygusal olarak tam bir boşalma olmuş :) yazıniz bana hayattaki karmaşıklığı hatırlattı. Hergün bir yerlere yetişmeye bir şeyleri tamamlamaya çalışırız ve bu işleri yaparken okadar karmaşık duygular içinde oluruz ya ışte öyle bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Muro Cevik, Ziyaret ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Haklısınız, maalesef koşuşturmaktan kendimize ayıracak zaman bulamıyoruz. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşça ve sevgiyle kalın.

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. hemen bakıyorum Sevgili deeptone. :)

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim Sevgili deeptone, sürpriz oldu benim için ve çok sevindim. Takdirinize layık olmaya çalışacak ve daha da fazla çaba göstereceğim bundan sonra. Görüşmek dileğimle hoşça kalın.

      Sil
  5. Çok güzel bir iç hesaplaşmaydı; dürüstçe.Tam bir Ayna Hikayesi olmuş;) Başarının tanımını da çok doğru yapmışsınız.

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Sevgili Aytül Örcün-Ayna Hikayesi, Beğendiğinize sevindim. Yaşasın! demek ki yalnız değilim! Tekrar görüşmek dileğimle hoşça kalın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Aytül Örcün-Ayna Hikayesi, saygı ve sevgilerimle selamlıyorum sizi. Yorumunuzu okumak moral verdi bana. Hoşça kalın. :)

      Sil
  7. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Çok başarılı bir hikaye olmuş.

    YanıtlaSil
  8. Merhaba Sevgili Nermin Punar, çok teşekkür ederim nazik yorumunuz ve ziyaretiniz için. beğenmeniz benim için değerli. Tekrar görüşmek dileğimle hoşça kalın.

    YanıtlaSil
  9. İçinizi döktünüz böylecee :))
    Elinize sağlıkk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Yürüyen Balık, evet biraz boşalttım içimdekileri. İyi geldi bana diyebilirim. Teşekkür ederim nazik ziyaretiniz ve kıymetli yorumunuz için. Tekrar görüşmek dileğiyle hoşça kalın.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.