Cuma, Ekim 21, 2022

Nerede mi kaldık?

zafer

Nerede kalmıştık?

                Hani bazen laf olsun diye sorulan bir soru vardır ya “Nerede kalmıştık?” diye. Zafer, sık sık tekrarlamaya başladığını fark etti bu soruyu.

                 Sanki yakın bir geçmiş gibiydi arkasında bıraktığı koca bir on yıla yakın zaman. Başkaları için uzun bir süre sayılabilirken Zafer için daha dün gibi hatta dünden de yakın duruyordu geçen on yıl. Her anının geçmişi ve içinde bulunduğu durumu en ince ayrıntılarına kadar ince eleyip sık dokuyarak, her anı neredeyse beynine kazıyarak geçirmişti çünkü. O geçen yılları unutabileceğini düşünemiyordu.

               

zafer

Başkaları her ne kadar da yakın geçmişinde –sohbet esnasında- konuştuğu bir konu hakkında bağlantıyı değiştirip başka bir bağlantıyla devam ederken tekrar geriye dönmek istediğinde unuttuğu konu devamını hatırlayabilmek için yanındakilerden yardım isteği olarak kullanılan “Nerede kalmıştık?” sorusu kendisi için aynı tarzda bir soruydu aslına bakılırsa ama tek farkı aradan on yıl gibi bir zaman geçmiş olmasıydı. Nerde kaldığını hatırlayamaz duruma gelmişti adeta ve bu konuda kendisine yardım edebilecek hiç kimseler de yoktu etrafında veya yanında. Kendi kendisine sorduğu sanki boş bir soruydu ve cevabı bulunamama ihtimali vardı.

                Olsun, Zafer bir şekilde bu sorunun cevabını kendisi bulacaktı ve kaldığı yerden devam edecekti hayatına. Nelerle karşılaşacağını ve neler yaşayacağını bilemez halde yoluna el yordamıyla da olsa devam etme kararını vermişti artık ve bu yoldan dönmeyecekti bundan sonra. Kimseye minneti yoktu, kendisine bile minnet etmeyecekti. Kendisini karşıdan seyreden bir yabancı gibi gelecek yaşamına doğru adımlarını atacaktı her zaman ve ne gelirse karşısına kabullenip, gerekirse savaşacak gücü yettiğince gerekirse de savaşmadan kabullenip gömecekti geçen zamanın içine her şeyi.

               

zafer

Hiçbir şeyin üzerinde fazla durmayacak ince eleyip sık dokumayacaktı. Beyaz sayfa diye bir derdi yoktu bundan sonrasında çünkü defterinin sayfaları zaten simsiyah olmuş geçmişte yazdığı hiçbir şey okunamaz duruma gelmişlerdi. Bundan sonrasında yazsa bile onlar da okunamayacaklardı artık. Hoş, kendisinden başka okuyan da olmayacaktı zaten. Geçmişindeki beyaz sayfalı defterine yazdıklarını bir okuyan olmuş muydu? Olmamıştı elbette, yine kendinin yazdıklarını kendisi okumuştu sadece. O zaman, kendisinden başkasının okumayacağı bir deftere ne gerek vardı? Gerektiği zaman yazar atardı bir yerlere. İşin en kolayı bu değil miydi? Taşımak gibi bir derdi olmazdı hiç olmazsa.

Devam edecek...
Görsel: hg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.