Cuma, Haziran 30, 2017

Çiçeği burnunda Mühendislik anılarım-Çalar saat

"Çalar Saat"

Saat Halil

                Mavi göl filmi bütün yorgunluğumu almış, gergin olan sinirlerimi yatıştırmıştı; bu dünyanın en mutlu insanıydım sanki.  Bir taraftan da filmin son bulmasını hiç mi hiç istemiyordum; bittiğinde geriye dönecek olma düşüncesi gelip oturmuştu aklımın baş ucuna.

                Nihayet beklenen son geldi; film bitti. Dışarıya çıktığımda gerçeklerle yüz yüzeydim gene. Geriye Ankara’ya dönmek vardı.  Biraz daha dolaşıp sohbet ettikten sonra arkadaşımı yolcu ettim ve bir taksiye atlayıp hava alanına döndüm. 23.15’de bir uçak vardı.
                01 saatleri civarında döndüm misafirhaneye. Bekçi beni görünce şaşırdı önce ve o da tanıyınca açtı kapıyı girdim içeriye. Gündüz görevli olan arkadaşı not bırakmış ona benim için. Notta yatacağım oda belirtilmiş.
                Odama çıktım, bir kişi daha yatıyordu odada; iki kişi kalacaktık demek ki. Sessizce olduğum gibi girdiğim yatağa ve uyumuşum hemen.
                Sabah erkenden uyandık, arkadaşla tanışmış olduk.  Arkadaşın ismi de Halil'di; adaşım yani. Daireye giderken konuşarak yürüdük birlikte başka arkadaşlarda vardı. Yaya yürüme mesafesi beş dakika almıyordu binanın olduğu yer.  Bayanlı erkekli arkadaşların hepsi de benim gibi geçici görevle gelmişler Ankara’ya. Hemen hemen her bölgeden vardı birer ikişer kişi.
                Bizim bölgeye -Van- bakan gurubun olduğu odaya girdim “herkese günaydın” dedikten sonra benim için ayrılan masayı buldum ve elimdeki eşyaları bıraktım “Merhaba” diyerek bir uçtan tokalaşmaya başladım.  15 kişi kadar vardı odada bayanlı erkekli; bazılarını tanıyordum, bölgeye gelip gitmişlerdi.  Tokalaşma faslı bittikten sonra masama geçtim. Hesabını yapacağım işin yazışma ve hakkediş dosyalarını daha önceden bırakmışlardı; önce gözüm korktu yazışma dosyalarının sayı ve kalınlıklarını görünce. Neyse dedim içimden nasılsa bir ucundan başlanacaktı.
                Öncelikle işin mantığını ve durumunu anlamak için yazışma dosyalarını gözden geçirmeyi düşündüm ve birinci dosyadan başladım okumaya. Olan olayları anlamak bakımından önemliydi…
                Öğleye kadar 50 civarında yazışma okuyabildim ve yemeğe gittik. Yemek dönüşü kahve ve biraz şamata, sohbet derken yemek arası bitti tekrar döndüm sevgili dosyama. Uzatmayayım dosyanın çeyreğini ancak bitirmiştim mesai bitti ve misafirhaneye dönüp üstümü değiştirdim.
                Adaşımla Kızılay'a doğru çıktık.  Bir yerlerde oturup biraz sohbet ettik, biraz vitrinleri, dolaştık derken epeyce saat geçti ve tekrar döndük misafirhaneye ve odamıza çıktık.
                Bavulumdan çalar saatimi çıkarıp baş ucuma koydum sabahleyin 07:30’a kurarak.  Ben çabuk uykuya daldım, saatin çalmasıyla birlikte ayağa kalktım ve arkadaş da ayaktaydı zaten ama biraz uykusuz gibiydi. Pek önemsemedim, birbirimizi pek iyi tanımıyorduk da zaten.
                Gün yine yazışma dosyasını okumakla geçti. Gurup keyifli bir guruptu. İnsanlar yaşlı genç birbirlerine takılarak gülüp eğleniyorlardı. Kimse de alınmıyordu. Şimdilik benim takılacak bir yanım yoktu herhalde ki; arada bir yoklama çekiyorlardı ama benden fazla taviz alamıyorlardı.
                Çalar saatimi kurdum yine yerine bıraktım ve dalmışım. Gecenin oldukça geç bir vaktiydi, her nasılsa uyandım bir an ve arkadaşı ayakta gördüm hayal meyal; bir süre fark ettirmeden izledim onu, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Çalar saatimin sesi başka bir yerden, derinden geliyordu ve ses gitgide derinleşiyordu. Anladım ki benim çalar saat bir havluya sarılmış ve bavulumun altına doğru saklanmış ve arkadaşın yapmaya çalıştığı iş buydu. Bir ara yattı tekrar ama çok kısa süre sonra tekrar kalkıp saatin çok derinden gelen sesini kısmak istedi tekrar. Bir banyo havlusu daha doladı saate ve tekrar bavulumun dibine en alta yerleştirdi ve yattı.
                İşe yaramıştı yaptığı işlem birkaç boğuluyormuş gibi sesi geldi sevgili saatimin ve daha sonra can çekişerek hırıltılarla kesti sesini. Arkadaş da rahat bir uyku çekti. Hiç fark ettirmedim durumu ama benim de uykum kaçmıştı iyice ve kısa bir süre sonra da hava aydınlanmaya başladı zaten.
                Saat 07 civarında kalktım, arkadaş da kalktı.  Yüzü aydınlanmış, dinlenmiş görünüyordu bugün. Ben söz açmadım, hazırlanıp gittik daireye. Her zaman yaptığımız gibi giderken birer simit ve parça peynir alıp gidiyorduk. Sabah çaylarıyla yapıyorduk kahvaltımızı.
               
Dosyalar
Ah dosyalar ah! Nasıl bitersiniz siz? İnatla daha hızlı geçmeye başladım önemsiz gördüğüm yazışmaları geçiyordum okumadan ve önemli gördüklerimi dikkatlice okuyup notlar alıyordum sürekli. Öğle yemeğinden sonra guruba döndük tekrar ve kahveler söylendi. Hafiften hafiften de kar atıştırmaya başladı dışarıda, pencerenin önlerindeydi herkes.  Adana bölgesinden bir arkadaş meraklı gözlerle bakıyordu şaşkın şaşkın. Bu durumu gören gurubun yaşlı abisi takılmaya başladı o arkadaşa: “Çocuklar biliyor musunuz, Adana’da kar yağmaya başlamış bir zamanlar ve bütün Adanalılar çuvalları ellerinde dökülmüşler sokağa şeker yağıyor diye, başlamışlar çuvallara doldurmaya.” Derle demez kahkahalar koptu tabii ki. Günün konusu oldu.
                Misafirhanede arkadaş açıklama zorunluluğu hissetmiş olmalı ki; geceki davranışını açıkladı: “Saatin sesi beni çok rahatsız eder. O nedenle de saatin sesini kesmek istedim ve sarıp sarmalayıp koydum bavulunun dibine; saat kaçta istersen ben uyandırırım seni.” Dedi merak ve tedirginlik içinde. Cevabımı bekliyordu. “Tamam” dedim yalnızca.  Denemek amaçlı birkaç günde bir kalkma saatimi değiştiriyordum ve hiçbirinde de aksama olmadı. Adını da “Saat Halil” olarak değiştirdim arkadaşın. Ve kendisine de söyledim “Arkadaş ben sana bundan sonra ‘saat Halil’ diyeceğim” diye; gülümsedi.
                İngilizce sınavımın sonucunu da öğrendim ve derecem orta olarak belirlenmiş. Kaydımı orta derece kurs için yaptırdım, üç aylık dönemler halinde olacak kurslar. Benim içinde uygun zaten üç ay buradayım ve rahat devam ederdim akşamları. Kurs saatleri de zevkli geçiyordu. Mesaiden sonra kursa ve kurstan sonra da misafirhaneye. Zamanlar çok hızlı geçmeye başlamıştı sanki. Hafta sonları geli geliveriyordu sürekli.
 Şimdilik hoşça ve mutluca kalın. Gelecek yazılarda görüşmek üzere.
                                                                                                                  30-06-2017-1807

                                                                                                                                           Halil GÖNÜL

Görsel:Pixabay.com

16 yorum:

  1. Halil abi ben hep saat kurarım önemli bir işim var ise kaçırmak istemiyorsam, ancak o saat hiç bir zaman beni uyandırmamıştır. Hep o çalmadan önce uyanırım. :) Ancak yinede korku işte ya uyanamazsam? Sırf o saatin sesini duymamak için uyanıyordum sabahları saat çalmadan. :D Kötü sesi yüzünden.

    Ayrıca bende arkadaşınızın yaptığı en makul durum. :) Sizi uyandırabilirdi saat yüzünden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili +Fakir Yazar,
      evet öyle de oldu zaten, hep o uyandırdı üç ay boyunca. :)

      Sil
  2. Hatıralarınızi keyifle okudum. Kaleminize sağlık.
    O ses çıkaran saatlere bende çok sinir oluyorum. Misfirliklerimi kabusa çevirmişliği vardır:)

    YanıtlaSil
  3. Elinize sağlık taze bir mühendis adayı olarak keyif aldım okurken :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili +Taze Mühendis,
      teşekkür ederim. Beğendiğinize sevindim. :)

      Sil
  4. Saati bavula koyması ne kadar hoş olmayan bir davranışsa, gelip size durumu açıklaması da bir o kadar güzel olmuş. Hatasını telafi etmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili +cem kazan,
      sonradan empati yapıp düşündükçe ne kadar zor durumda olduğunu anladım; saati koyduğunu anladığımda da tahmin etmiştim zaten.
      Dediğiniz gibi; açıklaması da çok iyi oldu kendisini anlamam açısından. :)

      Sil
  5. Belki bir mühendis adayı olarak güzel yazınız aslında yazılarınız için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan, rica ederim, beğenmenize sevindim. Şimdiden başarılar dilerim size. :)

      Sil
  6. çok güzel bir blogunuz var, okumaya değer yazılarınız var, teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali, teşekkür ederim, beğenmeniz sevindirdi. Sizin blog da oldukça zengin. Başarılar dilerim.

      Sil
  7. Elinize sağlık. İyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
  8. Yazınızı keyifle okudum. İyi çalışmalar dilerim

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.