Perşembe, Aralık 20, 2018

Zafer'in Sevemediği Hazan Mevsimi

Hazan Mevsimi

            Zafer çocukluktan beri sevmez hazan mevsimini. İçini hüzünlü bir duygu bulutu kaplardı. Çocukluğunda pek düşündüğünü hatırlayamıyor ama yetişkinliğinde ve gençliğinde oldukça düşündüğü zamanlar olmuştu.
            Gençliği de yalnızlık ve yoksulluklarla doluydu ama şikâyete yer yoktu hayatında; bir şekilde atlatırdı sıkıntıları. Hazan mevsiminde hafif serinlikle başlar ilk günlerinde. Bu serinlik yazdan gelen bıktırıcı ve kavurucu sıcaklığın etkisinden olsa gerek ama bir süre daha geçip havalar iyice soğumaya başladığında ısınma sorunu hemen kendini gösterirdi.
            Isınma demek, kılık kıyafet demekti, yakacak odun, kömür demekti. Sokakta kalındığı sürede kılık kıyafetten başka bir şeye çok fazla ihtiyaç yoktu. Bir sürü çöp kâğıt bulunduğundan kolaylıkla elde edilebildiği için kolektif çalışırlardı sokak arkadaşlarıyla. Neşeli geçen geceleri bile olurdu arada bir. Özellikle karınları tok ve meydan ateşleri alev alev ise keyifleri yerinde demekti.
            Hazan mevsiminin başlangıcında içini kaplayan hüzün bulutları bazen yağmura dönüşür bazen dolu olur yağardı adeta. Böyle zamanlarda içi tir tir titrer ve kendisini okyanusun derinliklerinde hissederken nefes almak için arada bir su yüzüne çıkma zorunluluğu hissettiğindeyse isyanı başlardı. Çünkü suyun derinliklerine uyum sağlamış durumda olurdu ama dışarıya çıktığında nefes almak için her seferinde yeniden dünyaya gelmiş gibi hissederdi ve kendisini yorgun ve bitkin hissetmesi Zafer’i daha fazla üşütürdü.
            Hazan mevsimi durumu iyi olanlar yani barınacak bir evi, yiyecek ve giyecek bir şeyleri olanlar, yakacak odun veya kömürü olanlar için keyifli geçer. Hatta romantik bir mevsimdir. Doğa ana allanıp pullanmıştır saç toka ve bağlarını çözmüş salmıştır olanca haliyle ve doğa ananın tüm vücudunu kaplar salınmış renkli saçları.
            O saçlar öyle saçlardır ki, renklerin bin bir tonu vardır üzerinde, hayran bırakır görenleri kendisine. Havayı koklayıp derin derin nefeslerle içine doldurmak özgürlük hissettirir bazılarına. Âşıkların buluşma noktaları vardır doğa ananın kucağında bir yerlerde, bazen bir bank, bazen ulu bir ağaç dibidir. Ulu ağaçların yaprakları renklenmiş halleriyle uçuşurken havada dans ederek, insanın gözleri kamaşır. Seyretmeden kendini alamaz.
            Şarkılar bile yazılmıştır hazan mevsimine dair. İnsanların duyguları değişir farkında olanlar vardır olmayanlarda. Bir şekilde etkilenir insanlar hazan mevsiminden. Doğa ana yeni bir yaşama başlamak için acele etmez, hazırlığı uzun sürer. Doğa ana işini iyi bilir her zaman ve acele etmez adımlarında. Hazanın sonu kıştır. Kış ise baharın özlemiyle yanar tutuşur. Bahar ayları doğa ananın saçlarını yeniden örüp çiçekten taçlar takmaya başladığı zamanlardır.
            Her zaman bahar olsaydı ne iyi olurdu diye iç geçirdi zafer. Hiçbir sıkıntısı olmazdı, ne yiyecek ne de giyecek derdi olurdu. Geceleri de gökyüzündeki yıldızlarla arkadaşlık eder dertleşirdi. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ilk zamanlarda ama bir gün gelip hazan mevsiminin geleceğini düşündüğündeyse tüm neşesi birden sönüverir balon gibi.
            Ne garip, insanlarında hazan mevsimleri oluyor, bahar aylarını yaşayıp hazana doğru yol aldıklarında üzerlerine çöken yağmur yüklü bulutlar yeniden yeşillendirmek için yağarlar ama insanlar tekrar yeşillenemezler. Sonları kışa yaklaşmaktır, kurtuluşları yoktur. Kış bitkinlik, yokluk demektir adeta. Her şey tüketilmeye başlar günü geldiğinde kendinin de tükendiğini hissetmek oldukça hüzünlüdür.
            Zafer’in umutları hazanlarda daha da dibe vururlar. Umutsuzluğuyla mı boğuşsun doğa şartlarının getirdiği zorluklarla mı? Bazen boş verip her şeyi bırakır kendi haline. Bazen bu kendi halindelik çok sıkıcı ve bıktırıcı olur böyle durumlarda sağa sola sataşmaya başlar dikkatini başka yöne çekmek için. Böyle zamanlarında içeriye atılmak istediği zamanlar olur bazen hedefine ulaştığı olmuştur. Ne yazık ki kısa sürer o rahatlık. Özgürlük pek de anlamlı değildir kendisi için. Neyin özgürlüğü? Karın aç olunca özgürlük karın doyurmuyordu ki. Karın doyurabilmek için kırk takla attıkları olmuştu arkadaşlarıyla. En sonunda fırın bile delmişlerdi ilk sokak yıllarında. 

Görsel: Google Görseller

16 yorum:

  1. bugün ailesini çağırdığım bir öğrencimin annesi geldi."hocanım osman için çağırmışsınız ne oldu ?" dedi.osman hiçbirşey yapmıyor,onca konuşma çaba boş,geri dönüş alamıyorum ,notlarıda sıkıntılı bunun için çağırdım deyince kadıncağız gözyaşlarına boğuldu.3 ay önce kocasını içeri almışlar.çaresiz ve çok sıkıntılıyız dedi.dün yağ bitti evde yemek yapacak malzeme yok hocam dedi.osmanda yağ gibi bitiyor hocanım deyince bendeki pinpon topu yerinden oynadı.yarabbi çaresizlik ne acı.zafer gibi osman gibi niceleri var.kimini biliyoruz kimini hiç tanımıyoruz.bilmek lazım,el uzatmak lazım.bu boğazımdaki yumruyla gezmeye razıyım yeterki ellerimiz hep uzanabilsin...

    YanıtlaSil
  2. Üzgünüm, elbette üzülmek hiç bir şeye faydalı olmuyor. ancak yaşayan bilitor derdini, duygular anlatılamıyor ki; dil dönmüyor, kelimeler yetmiyor. Osman'ın yarasını sarmak mümkün değil ancak kısmen hafifletilebilir belki ama ömrü boyunca hatırlayacağı bir iz kalacak. Kolaylıklar dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Her olumsuzluğun sonucunda ferahlık vardır derler...Allah kimseyi ne aç bıraksın ne de özgürlüğünü alsın elinden..
    Zaten mevsimler bile böyle bir döngü içinde yaz-kış-yaz-kış....

    YanıtlaSil
  4. din mitoloji tarih. derin konular. bu kapsamda eric hobswam, eduardo galeano, süper iyi iki yazar. bir de insan nasıl insan oldu, iliç/segal. bunlar tarihte çok iyiler. din konusunda kitap çok tabii. mitoloji benim de çok sevdiğim konu. mitoloji deyince önce azra erhat var. sözlüğü. herodot tarihi çok çok iyi kitap. ilyada odise de zaten. joseph campbell. muazzez ilmiye çığ. ovidius, vergilius. bunlar temel danışma kitapları :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, nazik önerileriniz için. Şaşırmadım dersem yalan olur. Hepsinden de okudum diyebilirim, Azra Erhat'ı öncelerden biliyorum. Önceden destanlar ilgimi çekmezdi, masal gibi gelirdi ama simge, mitler konusunda bilgilenince destan aramaya başladım. İlyada, osesiya, gılgamış'ı sonradan tekrar okuyunca hayranlığım arttı. Şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum artık kendime: "Ben bu işi çözdüm. kafamda hiç bir kuşku kalmadı" Bütünü bakımından her şey masal gibi geliyor artık, kuşbakışı bakınca. :)

      Sil
    2. :) tarih mitoloji masal zaten :)

      Sil
  5. bi deee, john freely, at üstünde fırtına (anadolu selçukluları) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bakın bu kitanba gözüm ilişmemişti, başka bir yazara ait Selçuklularla ilgili bir kitap var ama listemde. Tekrar çok çooooook teşekkür ederim. :

      Sil
  6. din konusunda okuduğum üç önemli kitap var. biri, marifetname, bikaç cilt, ikincisi, kalplerin azığı, dört cilt. bir kitap daha var, o da eskilerden, kırmızı kapaklı, adını hatırlayınca sölerim :) bir dee, edith hamliton,mitoloji.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunları okumadım. Benim cevap bulmaya çalıştığım soru: "Din olgusu nasıl ortaya çıkmış?" sorusuydu ve cevaplandı artık. Biraz kafamı toparlarsam ileride kısa bir yazı yazmayı düşünebilirim havaya göre. :)
      Teşekkür ederim tekrar. Hem sizin uykunuz gelmedi mi daha, yarın iş günü. :)

      Sil
    2. geldii, dizi izliyodum, bilimkurgu, yatcam şimdi, iyi geceler :) din olgusu nasıl ortaya çıktı? zor soru tabi. genelde iki bakış açısı var yani. biri, ilahi olan, tartışılmaz olan yani. diğeri de evrimsel olan. dinin düzen kurmak için ortaya çıkarılmış olması. biri uhrevi diğeri insan eseri. bu tartışma bitmez :)

      Sil
    3. evrimsel olan yanıyla ilgilendim ben. amacım tartışmak değil, kendi cevaplarımı bulmaktı sadece. Kimsenin işine karışmak gibi bir niyetim yol elbette. :)
      İyi geceler. :)

      Sil
    4. yaaa sizi kast etmedim kii, inançsal olanla evrimsel olan arasındaki tartışma bitmez yaniiii :) iyi geceleer :)

      Sil
    5. Üzülmeyin, kast ettiğinizi düşünmedim zaten ancak ben başka kimseyle tartışmayı düşünmediğimi anlatmaya çalıştım ancak sizinle rahatlıkla tartışabileceğimi düşünüyorum. Çünkü sizin yeterli olduğunuz kanaatindeyim. ancak oldukça uzun soluklu mesele. Anlatabildim sanırım. :) İyi geceler :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.