Yılanın Deri Değiştirmesi

Hooop diye değişmek istiyor insan bazen. Olmuyor, olmuyor. Hop diye olmuyor hiçbir şey. Değişmek de öyle. Değişmek de kolay olmuyor değiştirmek de. Bir de fark edilmesi var bunun. Fark edilecek mi bakalım değişikliğin? O da kolay değildir mutlaka.

Yılanlar deri değiştiriyorlar. Değişmek için mi yapıyorlar acaba? Belki de kötülükten iyiye doğru değişmek istiyorlar da onun için kendilerini kaplayan ve gizleyen derilerini olduğu gibi değiştirdiklerinde daha da iyi oluyorlardır, öyle olmasını istiyorlardır belki de. Ya da mevcut kötü hallerini beğenmeyip daha da kötü olmak için değiştiriyorlardır derilerini. Olamaz mı?

Ya yılanlar kötü değillerse, onlara kötülüğü yakıştıran insanlarsa. Neden kötü olmak istesin ki yılanlar? Gerçekten kötü müdür yılanlar? Çok eskilerden iyi bilinirlermiş hatta tanrı mertebesindeymişler. Tanrı mertebesinde olan bir hayvan neden kötü olmuş sonralarında? Belki de insanların marifetidir. Bazı açıkgözün marifeti olamaz mı yılanların kötü damgası yemesinin altındaki?

İnsanlar o kadar iyiler mi ki de hayvanlara kötü damgası vuruyorlar? Baykuş da bir zamanlar iyi bir kuşmuş ama sonradan kötü damgası yemiş, uğursuzluk getirdiği söylenmeye başlanmış bir hastalık salgınından sonra.

Kültürler farklı farklı dünyada. Bir yerde kötü olan başka bir yerde iyi olabiliyor, iyi olan da kötü olabiliyor. Nereden nereye geldik. Hooop diye değişmekten kültür farklılıklarına geldik. Ben de anlamadım ya, neyse.

Evet, bazen hop diye değişmek istiyor insan. Keşke olabilse öyle bir şey ama olmuyor, olmuyor. Değişmek zaman alıyor gerçekten istenirse o da. Değiştiğini anlayan olması lazım bir de. Buda zor elbette, zaman istiyor hepsi de.

İnsanlar değişmesi, değiştirmesi gereken anlayışlarını değiştirebilmek için her şeyden önce farkına varabilmesi gerekli. Bir de kim için değişmesi gerekli diye sormak gerekli. Bu değişiklikler öyle herkes için yapılmak istenmez. Sevgi olmalı işin ucunda, sevilenler olmalı. Değişiklik onların yararına olmalı. Yoksa herkesi kandırabilmek için bukalemunluk yapmayı değişiklik olarak algılamıyorum. Onun adına riyakârlık denilir.

Bazen değişiklikler yetmez, doymak bilmeyen birileri vardır karşında. O tür kişilere doyuramazsınız hiçbir şeyle. Hatta mumdan kendinizi yaptırsanız verseniz eline yine de yetmez. Çünkü o türlerin derdi kendilerinin eksikliğini saklayacakları şeylerdir. Her türlü istek ve adımlarının altında yatan o isteklerdir. Kendilerini yüceltmek, göze batırmaktır insanların gözüne. Kendileri farkına varamazlar ama gözlere batarlar aslında. Kaybederler ellerindekini de. Kısaca her şeyden mahrumdurlar bu hayatta.

Görsel: Google Görseller