Pazartesi, Ekim 21, 2019

Harfi-tarif Hamdi-Hiç işim yok

Kitapçı
-Yok, kitapçıya uğrayacağım sadece. Senin de işin yoksa bir bira içeriz belki sahilde ha?
-Benim hiç yok işim. Can sıkıntısından geldim. Seni görmem iyi oldu. Olur, gelirim seninle.
-Haydi öyleyse, ne bekliyoruz!

Birlikte yürüdük. Aynı zamanda spor da yapmış oluyorduk yürümekle. Eski alışkanlıktır bizde İzmir’e gelip de kitap almadan dönmek olmaz, ayıplarlardı. Yeni çıkan kitaplardan birisi olmalıydı üstelik. Okunur yeni bilgiler edinilir havalar atılırdı masa başı sohbetlerde. Poker oynarken bile edebiyat konuşurduk bazen.
Girdim koluna Harfi-tarif Hamdi’nin. Trende soramadığım soruyu sordum kulağına eğilerek. “bir tuhaf halin var, sıkıntı ne?” hiç istifini bozmadan yürümeye devam etti duymamış gibi. Ayaküstü konuşulacak konu değil demekti bu hareket. Ağır konu demek ki oturarak konuşulacak. Anladım ben de ısrar etmedim devam ettik kitapçıya doğru.  Kitapçı Konak’ta.
Kitabını aldı, ben de aldım fırsattan istifade. Parmağıyla işaret etti “değişir miyiz kitapları?” diye.  Evet, anlamında başımı salladım ben de. Gülümsedi eski günlerdeki gibi. Kitapçıdan çıktık, dolandık dışarıdan arka tarafta bulunan güzel bir kafeterya vardı. Pencere kenarına oturduk denizi görelim diye. Denizin dalgaları bir tuhaf gelirdi eskiden, özellikle kış aylarında. Üşürdük dalgayı fark edince. O yüzden kışın sırtımızı döner, yaz aylarındaysa yüzümüzü dönerdik dalgalara, serinlik verirdi o üşüme hissi.
-Şimdi senin sorunun cevabını vereyim mi, ister misin yoksa dalgaları mı seyredersin?

-Anlatmak istersen dinlerim seni. Eğer bir yardımım dokunabilecekse elimden geleni yaparım senin için.

Devam edecek...

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.