Pazar, Ekim 20, 2019

Harfi-tarif Hamdi

tren-yolculugu
tren
Sabahın köründe düştüm yola ilk trene yetişmek için. İzmir’e gideceğim. İşim falan yok, öylesine işte. Can sıkıntısından benimkisi. İlk tren tenha oluyor diğerlerine göre. İnsanlar uykularından kalkmaya kıyamıyorlar. Zor geliyordur ben de zorlanırdım eskilerden. Kimse dokunmasa, işe gitmek de olmasa altı ay uyuyasım gelirdi. Hiç düşünmezdim olur mu, olmaz mı diye.

Koridorda dolanırken bir yer bulmak için, daha doğrusu yer bolluğunda yer beğenmek için ileri geri aval aval bakınırken bizim harfi tarif Hamdi’yi gördüm pencereye dayamış kafasını uyukluyor. Baktım kimse yok çevrede, yanına yaklaştım çaktırmadan. Ayağımı yere vurdum sertçe, düşüyormuş gibi yaptım kızmasın diye.
Bir anda çıkan gümbürtülü ses ürküttü bizim Harfi-tarif Hamdi’yi. Fark etti beni, gerçekten ayağım takılıp düşüyor olduğuma inandı ve yardım etmek istedi. Teşekkür ettim kendisine ve karşısına oturdum. Biraz dışarıyı seyrettik tren hareket ettiğinde. Suratı donuktu, hasta gibi bir hali vardı. Keyifsizdi de. Bilir beni, meraklı değilimdir insanların özel hayatlarına ama kendisi kırk yıllık arkadaşımdır, her şeyini bilirim neredeyse. Belki kendisi anlatmak ister diye düşünüp adım atmadım, uykululuk numarasıyla kafamı yaslayıp pencereye, devam ettim.
Yolcu almak için durdu tren. Bir anda kalabalık bastırdı. Sakinlik ve sessizlik kalmamıştı. Yanımıza oturanlar da oldu. Özel konu konuşulmazdı artık bundan sonra. Ancak İzmir’e vardığımızda konuşuruz, işlerini gördükten sonra.  

-İşin çok mu?

Devam edecek...

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.