Salı, Mart 24, 2020

Yaptığını Beğendin mi Covit-19?

Ne yaptın be Covit-19?

            Bu günlerde kendimde bir tuhaflık hissediyorum. Bir türlü kızgınlığım geçmiyor, içim kükrüyor daima. Alev alev yüreğim, kanat çırpıp duruyor uçmaya hazırlanan kuş yavrusu gibi.

            Her şey tuhaftı eskilerde ama daha da tuhaflaştı son zamanlarda. Dünya dönsem mi, dönmesem mi diye soruyor kendine. Kararsız belli ki. Bir silkelemeyi deniyor üzerindeki ağırlıkları bir vazgeçiyor sonradan, iki arada bir derede. Doğa adildir, gerekeni yapar mutlaka zamanı geldiğinde. Durum öyle gösteriyor ki bazı şeylerin zamanı geldi de geçiyor bile. Buzullar eriyor hızla, su tükeniyor yeryüzünde, yiyecek yetmiyor canlılara, çoğu canlı türlerinin nesli tükendi, birçoğunun da tükenmek üzere.
            İnsanoğlu tarımı yaratırken kendisini kurtaran bir gelişme olarak düşündü mutlaka. Katkısı olduğu da belli. Görünen o ki kattıklarından çok kaybettirdikleri de var gibi duruyor.
            Avcı-toplayıcı dönemde stoklama gibi lüksleri olmadığı için günübirlik sayılabilecek tarzda yaşamlarını devam ettirirken tarıma geçenler stoklama lüksüne kavuştular ürettiklerini. Beslenme çeşitliliği azalsa da iklimsel koşullar olumsuz geçmez ise açlık gibi bir endişeleri olmuyordu belki ama kadınların durumu, sosyal konumu değişmiş, nüfusta artış hızlanmaya yol açmıştır.  Mülkiyet durumu ortaya çıkmış, arazi kavgaları baş göstermiş dayanışmanın yerini düşmanlıklar almaya başlamış. Elbette tarıma geçmekle yerleşik düzene geçme zorunluluğu oluşmuş, arazisinin başında kalıp ona sahip çıkmak ve zamanında ekip biçmek gerekliliği oluşmuştur.
            Konu fazla açılmadan başladığım noktaya döneyim hemen. Evet, kızgınlık hissediyorum, içim dolu, bir türlü atamıyorum. Yazmaya kalksam kızgınlık ifadeleri hoş gelmiyor, sakinleşeyim sonra yazarım diyorum geriye çekiliyorum ama olmuyor…. Olmuyor….
            Dünyada paranın keşfedilmesi onun da stoklamayı kolaylaştırdı elbette. Alım satımı kolaylaştırdı ancak zora girmeye başlayan birileri vardı, üretenler. Para kontrol etmeye başladı her şeyi, insanlar da alınır satılır meta yerine geçmeye başladı ve zamanla o kadar çoğaldılar ki lale soğanı bile alınıp satılabilir insandan katlarca pahalı oldu bir dönem. Belki hala öyledir, kim bilir?        Covit-19 salgını dünya genelinde yaygınlaşınca dünya genelinde değişik manzaralar oluşmaya başladı. Bu manzaralar bazen komik, bazen trajik, bazen de traji-komik oluyorlardı. İzleyenlerle yaşayanlar o kadar ayrışmaya başladılar ki akıl almayan durumlar da ortaya dökülmeye başlandı. Örneğin bazı Avrupa ülkelerinde yaşlılar huzurevlerinde unutulmuşlardı, açlığa mahkum olmuşlardı kısacası ve ölümleri gerçekleşmiş çoğunun covit-19 ziyaretinden dolayı.
            Bizden manzaralar ise: 65 ve yukarı yaştaki erkekleri bir türlü zaptedemiyor devlet, kontrol altında tutamıyor her biri doğruca sokağa, meydanlara koşuyor can sıkıntısından.  Bazılarının gidecek bir yeri olmadığı anlaşılıyor, sokaklarda yaşıyorlarmış, bazılarının oturduğu bankın olduğu yere su fırlatıyor yakındaki binalardan. Kısacası 65 yaş ve üstünü kontrol edebilip söz geçiremiyor devlet ve millet. Neden acaba? Bazı etiketli soytarılar nedenini çözüveriyor hemen bilimsel zekasıyla. “kaderciler.” Çözüldü mü? Etiketli soytarıya göre çözüldü. Ya altında yatan nedenler, kimse soruyor mu? Hayır.
            Ne yapıyor devlet başka, 65 ve üzerine bedava olan şehir içi ulaşımı kısıtlıyor.  Olmuyor, sokaktalar yine e kaderciler, ölmek istedikleri için ölmekten korkmuyorlar! Yetmedi, sokağa çıkan 65 ve üstü yaşlara maddi ceza veriliyor. Korkutmuyor ceza. Bastonuyla çatıya çıkıyor…
            Zibidi gençlerin oyuncağı yapılıyor 65 ve üzeri yaşlar sokakta. Devlet ve millet yaşlısına sahip çıkamıyor. Sizce yaşlısına sahip çıkamayan vatanına sahip çıkabilir mi?
            Ah be covit-19, bir geldin pir geldin be ya! Dünyanın ne kadar rezilliği varsa insandan, insanlıktan yana döktürüverdin ortalığa. Nasıl temizlenecek şimdi bu pislikler? Yaşlılar ah vah içinde bin pişman çoğu. Fakir, aç, yersiz yurtsuz, kimsesiz, yılların yükü altında ezik, umutsuz, ufuksuzlar. Nasıl geçer kalan günleri, her biri olumsuzluk içinde. Adını bize benzetsek nasıl olur, Cavit olsun mesela. Nasıl, beğendin mi?
            1919 yılı istatistiklerine göre 65 ve üzeri yaşlarda olanların toplamı 7.551.000 kişiymiş, Türkiye nüfusunun yüzde 9,10’una karşılık geliyor. Bu nüfusun içinde bakıma muhtaç olanlar dâhil.
            Memleketin içinde bulunduğu yalan rüzgârı beni oldukça tedirgin ediyor. Kimin ne yaptığı net değil. Açıklık yok ama herkes tedirgin bu belli. İdareciler günü kurtarma peşinde ama gün kurtarmayla gelecek kurtulamayacağı gibi bir açık gerçek var ortada. 24.03.20

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. İnşallah bu günlerde geçecek ama sevgili yaşlılar biraz sabır edip evinde kalsa daha da iyi olacak.

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.