Cuma, Mart 06, 2020

Zafer Nereye Gitti?

Zafer’in Yokluğunda

                Zafer’in yokluğunu pek fazla hissetmeyen ekip el birliğiyle çalıştılar bir süre. Bu arada Zafer’e de dinlenme zamanı bırakmış oldular kendi akıllarınca. Zafer alıp başını giderek sakin, tenha bir yerlerde yorgunluk atıp kendini dengeleme çabasına girdi. Duyguları oldukça yoğunlaşmış ve karmakarışıktı. Yoluna koyması gerekiyordu içindekileri. Dışarıda bazı şeyleri yoluna koymuş olduğunu düşünse de içindekileri yoluna koyma işi kendisine ait olduğunun bilincindeydi. Kimse yardım edemezdi kendisine kendisinden başka.

            Aradan epeyce bir süre geçti bir ormanda tek başına kuş ve hayvan sesleriyle. Hafiflediğini hissetse de bir ağırlık çekiyordu bir yanını aşağıya doğru.  Hiç kimseden haber alamıyor olması ayrıca sıkıntı vermeye başlamıştı Zafer’e. Gazete parçaları da yoktu bulunduğu yerlerde. Kuşlar ise haber getiremiyordu kendisine. Yukarıdan uçup uçup giderlerken el sallıyorlardı sadece.
            Birkaç günlüğüne geriye dönmeyi aklından geçirmeye başladı bu arada. Neler yapmıştı arkadaşları, her şey yolunda mıydı? Öğrenmenin tek yolu vardı, dönmek. Kararını verdi. Dönecekti kısa süre de olsa.

            Döndüğünde görenler çok sevindi ve sokakta kulaktan kulağa yayıldı kısa sürede. Tanıyan tanımayan kendisinden bahsediyordu birbirlerine. Arkadaşları daha ilk akşamdan yanına geldiler cümbür cemaat. Ellerinde ve kafalarında projeler vardı, paylaşacaklardı Zafer ile. Fikrini önemsiyorlardı. O ayrılmış bile olsa her türlü katkısını vereceğinden emindiler.

            Kimsesiz ve imkânsız yaşlılara yönelik bir proje oldukça dikkat çekiciydi Zafer için. Çok çok eskilerden bu durum hakkında düşündükleri vardı ama gün yüzüne çıkmış şeyler değildiler. İşte ilk kez fırsatı vardı onları gün yüzüne çıkarmaya. İmkânsızlık diye bir kavram tanımıyorlardı bu tarz projeler için. Hemen harekete geçmeye karar verdiler ve işin başında Zafer’in olmasını istediler oy birliğiyle. Herkesin neşesi, sokağın neşesi yerine gelmişti yine. Birden ateşlendi sokak. Bayram havası esmeye başladı daha ilk akşamdan.

            Mali durumları oldukça iyi görünüyordu, düzenli bir gelirleri vardı artık belli bir süredir. Ayrıca kampanyalardan ve yardım kuruluşlarından gelenler de oldukça katkı sağlıyorlardı. Bu iş içinde bir dernek kurmalıydılar ki her şeyin yeri, gelir ve gideri kontrol edilebilir olsun diye düşünen Zafer isim önerdi bu işi yapacak dernek için. Dernek olması en uygunuydu kendisine göre. “Sokaktaki Kimsesizlerden Yaşlılara Yardım Derneği” olacaktı ve kısaltılmış ismi “SO-KİM-YAR. DER.” Olacaktı. İtirazsız kabuldü isim de.

            Ellerinde ilgili yaşlı sayısı hakkında genel bir bilgi vardı şimdilik ama daha detaylı bir araştırmayla net bir şekilde tespit yapmayı düşündüler, kuruluş çalışmasıyla paralel yürüyecekti tüm araştırmalar. Yer araştırması yapılmalıydı bu arada. Geniş bir arazi isteniyordu bu iş için. Çiçek, sebze ve meyve tarımı yapılmaya uygun olmalıydı bulunan arazi. Yerleşim dışında olmasının bir sakıncası olmadığı gibi daha da iyi olacaktı. Sakin ve bakir bir bölge olmalıydı. Ön çalışma yaparak yerel yönetimlerden de yardım istemeyi düşündüler. Eğer bu konuda yardım alamazlarsa kendi imkânlarını kullanacaklardı.
            Bir ay kadar geçen bir süre içinde tüm projenin detayları oluşturuldu ve ilk adım atılmaya hazırdı. Öncelikle araziyi “SO-KİM-YAR. DER.” Adına tescil ettirmekti. Yerel yönetim karşılıyordu araziyi. Şartı vardı, belirlemiş olunan yaşlıları da projeye dâhil edeceklerdi ve yerel yönetime aynı sayıda kontenjan ayrılacaktı. Ancak yerel yönetimin belirlediklerini dernek kendisi araştıracak ve kendi ölçütlerine uygun olanlarını alacaktı, sayı bu şekilde tamamlanacaktı. Böylece yerel yönetimlerin siyasi yan bahçesi olmayacaklardı. Tek bir amaçları vardı, torpille değil, gerçek ihtiyaç sahiplerini barındıracaklardı.  Yerel yönetimle bu konuda anlaştıktan sonra arazinin devrini tamamlamak için adım attılar. Arazinin altyapı ve elektrik ihtiyaçlarını yerel yönetim sağlayacak. Kendileri de dernek olarak her türlü katkıyı sunacaklardı.
            Proje gayet basit ve anlaşılırdı. Öncelikle kimsesiz olacaktılar tüm yaşlılar. Belli bir yaşın üzerinde ve kendi ihtiyaçlarını sağlayan ve sağlayamayan olarak ayrı tutulacaklardı. Gelir durumları çok iyi durumda yani kendilerine ücretli bakım sağlayabilecek durumda olanlar dâhil edilmeyecektiler. Asıl amaç ticari olmayacak, kişiler üzerinden gelir elde edilmeyecek ancak ürettiklerinin geliri olacaktı.
            Yapılacak tesisler için bir kampanya başlattılar. Kampanya devam ederken yapılar dikilmeye başlandı. Arazi terbiye edilmeye çalışılıyordu bu arada. Tesisler tamamlandığında arazi de tarıma elverişli duruma gelmesi plan dâhilindeydi.
            Bir yıla varmadan tüm tesisler tamamlanarak sakinlerin kabulüne başlanmış olması oldukça heyecan katmıştı herkese. İşin başında bazı insanlar şaşkın şaşkın seyrederken her adımda inanılır duruma gelmeye başladı çalışmalar.
            Sağlık ekibini, bir doktor, bir hemşire ve bir sağlık görevlisi olarak yerel yönetim sağlayacak. Yaşlı bakım görevlilerini de belli bir eğitim alanlardan seçerek veya kursa göndererek dernek tamamlamaya çalışacaktı.
            Çiçek yetiştirilecek arazi en fazla ellişer metre kare olarak parsellendi. Yaşlılardan istekli olanlar çiçek yetiştirecekler ve bir kısım araziye de değişik meyve ağaçları dikilecek ilgili zirai kurumların nezaretinde. İşin sevindirici yanıysa özel kuruluşlardan da yardım etme teklifleri gelmesiydi. Bazıları tohum ve ilaçları karşılamayı taahhüt ettiler. Her şey organik ve yerli tohum olacaktı. Bu konuda kesinlikle taviz verilmeyecekti.
            Birden yüklenmek yerine adım adım yol alınacaktı. Çiçek türleri belirlendi talepler doğrultusunda. Gerekli alet ve edavatlar tamamlanarak ilk dikim işlemine başlanması herkesi canlandırdı. Hiç beklenmeyen yaşlılar bile ilk gün gülümseyerek seyredip ikinci gün araziye çıkmaya başladı kendisinin sıcak ve yakın gördüğü kişilerin yanına. Birlikte çalıştılar istedikleri şekilde. Baştan sağlık sorunları çıkabileceği düşünülse de korkulan olmadı. Daha sonraki günlerde eli ayağı tutan tüm yaşlılar doldu sahaya. Her dikim parselinde ikişer, üçer bazılarında beşer kişi olmuşlardı kadın erkekli.
            İlk çiçek dikimi bitince kutlama yaptılar, şurup ve yemek eşliğinde. Şuruplar kendi getirdikleri ürünlerden yapılmıştı bu arada. Tesisin mutfağı da iyi iş çıkarıyordu bu arada. Yemekler zengin ve lezzetli oluyordu. Arada birkaç kişi diyetli olsa da onların ihtiyaçları da göz ardı edilmiyordu. Herkes memnundu durumdan.
            Hemen broşürler ve el ilanları bastırılıp dağıtılmaya başlandı mahallelerde. “Çiçekleriniz biz kimsesiz yaşlılardan, bir saksı çiçek de sen al, pencereleriniz renklensin!” kısa sürede ses getirdi el ilanları. Çiçekler daha topraktan çıkmaya yeni başlamışlarken gelen ziyaretçilerle dolup taşmaya başlamıştı tesisler. İnsanlar “Mutlu Bahçe” ya da  “Mutluluk Bahçesi” adı takmaya başladılar. Bir anlatışları vardı heyecanla “Hadi mutluluğa gidelim dedim buraya gelirken arkadaşlara” diyordu orta yaşlı bir hanım. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu adeta güneşle yarışırcasına. Güneşten daha sıcak ve parlak gözleri vardı hepsinin de.

Devam edecek...

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. bu yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum
    devam edin ve hiç bırakmayın bence
    bu konuda çok iyisiniz

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.