Cumartesi, Aralık 01, 2018

Vatan Nedir?

Vatan

            Eskiden sorardı komutan askerlik yapan Mehmetlere: “Vatan nedir?” diye. Erat kendini yırtarcasına bağırarak yapıştırırdı cevabını hemen esas duruşta. “Anamdır komutanıııım.”
            Zafer uzun yıllar düşünmüştü bu cevabı ama bir türlü kafasına yatıramamıştı olup biteni.  Okullarda öğrettikleriyse üç tarafı suyla çevrili kara parçasıydı Vatan Türkiye.  Her karışı kanla sulanmıştı vatanın. Uğruna kan dökülen topraktı Vatan.
            Yıllar yılları kovaladı çok şey değişmeye başladı o zamanlardan beri. Vatan’ın tarifi değişti. Vatandaş değişti. Vatandaşlık görevleri değişti, devletin vatandaşa karşı görevleri değişti. Öyle bir zamana gelindi ki, kim vatandaş, kim devlet kim yerli, kim yabancı belli olmamaya başladı. Zafer’in aklı bokuna karışmaya başladı. Zaten çıkılmazdı işin içinden iyice çıkılmaz hale geldi şu vatan meselesi. Sahiden nedir vatan?
            Açların çoğaldığı, yoksulluğun arttığı, vatandaşın görevlerinin çoğaldığı, devletin görevlerinin ise ortadan kalktığı bir yer mi yoksa vatan. Neden hep yoksullar sahip çıkıyor bu vatana, başka kimse sahip çıkmıyor? Neden?
            Zafer bir kış gecesinde soğuktan uyuyamamıştı, yanındaki seksenlik komşusu da uyuyamadığından aksırıp, tisirip duruyordu.  “ihtiyar, vatan nedir?” diye sordu. “Anamdır komutanım” deyince gülüştüler muzipçe. “İhtiyar, ya ananı s.. kalksalar ne yaparsın?”  bir süre sessizlik oldu ama fazla sürmedi. Üstündeki örtüyü fırlatan ihtiyar kendinden hiç beklenmeyen bir çeviklikle yerinden fırlayıp Zafer’in üstüne çöktü. Neredeyse boğmak üzereyken seslerini duyan biraz ilerilerindeki çocuklar gelip ihtiyarı kaldırdılar Zafer’in üstünden.
            Zafer’i gülme krizi tuttuğundan ağzından çıkan kelimeler anlaşılamadığı için bekledi çocuklar. İhtiyarın siniri henüz geçmediği için fırsat kolluyordu sürekli Zaferin üstüne çullanmak için.
            “Ne oldu azgın ihtiyar, ne yaptı bu deli sana?” diye sorunca “Anamı ağzına altı puşt oğlu puşt” dedi ağzından salyalar akıtarak. Çocuklar durumun çok ciddi olduğunu düşünmeye başladılar bir an ama Zafer hala gülmeye devam ediyordu ve çok rahattı. Hoşuna gitmişti durumu ihtiyarın. Öleceğinden korkuyordu çünkü.
            Çocuklar da merakla Zafer’e sordular durumu. Zafer de anlatınca çocuklar da gülmeye başladılar. Çocukların gülmeye başlaması ihtiyarı biraz gevşetti. Çocukların da Zafer’den yana olduğunu düşünmeye başlamıştı o anda.
            Zafer çocuklara dönüp “siz ne yapardınız aynı durumda?”
            “Bu da sorulur mu abi? Vatanımızı korumak öncelikli vazifemizdir. Bu kadar rahat nasıl yatarız sokaklarda? Rahatımız kaçar başka türlü olursa” dedi esmer kıvırcık saçlı çocuk. Kendinden emin tok bir sesle cevap vermişti Zafer’e
            İhtiyara da anlattılar Zafer’in demek istediğini. Durumu kavrayan ihtiyar “en önce ben giderim vallahi billahi. Sıkar o biraz. Göz dikenin gözünü.. s…” dedi heyecanlı heyecanlı. Arkasından da “Kim göz dikiyor muş?” diye merak etti.
            Zafer’e göre nedense vatanı hep fakirler koruyor, zenginler kaykıla kaykıla sömürüyor. Ne karınları doymak biliyor ne de gözleri. Üstüne üstelik bir de başkalarına peş keş çekmeyi de göze alıyorlar. Kan emici sülükler! Bir süre ortalık yatıştı. Çocuklar ayrıldılar yerlerine gittiler. İhtiyar da üzerine aldı örtüsünü uyumaya çalıştı. Zafer’in uykusu iyice kaçmıştı zaten sabaha da az kaldığından yalnızca uzanmakla yetinecekti. Kafası iyice karışmıştı bir anda. Hele ihtiyar ve çocukların cevabı hiç beklemediği şeydi.
            “Devrim yapılır ulan sizlerle, yapılır be.” Avazı çıktığı kadar bağırdı birkaç kez. İlerilerden aynı tonda sesler duyuldu “Yapılır be, yapılır. Hele bir sabah olsun. İlk iş fırını işgal etmek olacak… Aç karına devrim mi olurmuş.”

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsınız. Vatan nedir gerçekten?. Niye korumak hep fakirin işi, birileri rahatça yaşasın diye niye fakir oğlu eziyet çekiyor, ölüyor. Hep böyle midir, her ülkede fakirler mi korur vatanı?

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.