Tahammülsüz
Karısını hiç aklına getirmek istemiyordu. Yüzünü görmeye tahammül edemeyeceğini düşündüğü için hiçbir zaman karşılaşmak da istemiyordu. Eğer karşılaşacak olursa tepki vereceğini ve elinden bir kaza çıkacağını düşünmesi Zafer’i çok tedirgin ediyor geleceğine bir perde çekmesine neden olacağından korkuyordu.
Zafer
evden çıkıp gitmişti. O günü anımsamamaya çaba göstererek hayatının geri
kalanına devam edebilmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor, bir yolu olmalı diye
aklından geçiriyordu. Bu yol da oldukça uzakta kalmaktan geçiyordu. Ta işin
başından beri bu konuda verdiği kararın isabetli olduğunu düşünmüştü ve doğru
yaptığı bir işti uzakta kalmak, aksi halde her an elinden bir kaza çıkabilirdi
ve hem çocuğu hem de ailesi perişan olurdu geride. Bu durumun önüne geçmenin
yolu da karısından uzaklaşmaktı ta baştan beri. Bir türlü yaptıklarını hazmedip
kabullenemiyordu. Biricik yavrusunu da içi kanayarak bırakmıştı geride.
Çaresiz, yersiz yurtsuz, rahatsız ve parasız kalmıştı bir anda. Yanına alsa
daha küçücüktü, anaya ihtiyacı vardı babadan çok. Yatacak bir sıcak yatağı
hazırdı evinde, iyi veya kötü yiyecek de bulabilirdi her zaman. Zafer bunları
sağlayamazdı uzun bir süre. Hem psikolojisi de iyi değildi uzun bir süredir.
Sanki her şey bir anda oluvermiş gibiydi ama taşlar daha önceden Zafer’in
farkında olmadığı zamanlarda döşenmişti ince ince ve zamanı geldiğinde her biri
de çıkıverdiler ortaya. Kimin ak kimin kara olduğu da gün yüzündeydi artık.
Yapacak bir şey kalmamıştı öldürmekten başka. Bir kadın cinayeti daha basına
yansımaya yakın duruyordu.
Zafer,
iradesini kontrol ederek yol almaya çalışıyor ama arada kendisini yenmekte
zorlandığını hissettiği geceler de çok olmaya başlayınca artık aynı evde
kalmanın mümkün olmadığına karar verip bunun önüne geçmek için uzaklaşmayı, her
istediğinde bile kolaylıkla ulaşamayacağı kadar uzaklara gitmenin bir yolunu
bulmaya gayret göstermişti. Yapayalnız geceler kâbus gibiydi.
Üstelik
bu yıkılmışlığını da kullanmaya çalışan karısı kendisini tahrik etmeye can
atıyor her fırsatı değerlendirmekten geri durmuyordu, yerine göre el kadar
yavrusunu bile kullanmaktan çekinmiyordu kendisinin çocuğa karşı zaafını
bildiği için. Yüreğine taş basıp uzaklaşmanın bir yolunu bulmalıydı mutlaka.
Ölüme susamış bir canavar gibi davranan bu kadını öldürmemeye elinden
geldiğince çaba göstererek bir süre daha katlandı ve zamanı geldiğinde
uzaklaştı küçücük yavrusunu öpüp koklayarak. Yavrusunun kokusunu çekti içine ve
uzun bir süre bununla idare edecekti çünkü.
Görsel: hg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.