İnsanın Dengesi Çok Hassasmış
İnsanın dengesi çok hassasmış diye değerlendirmeye başlar Zafer kendinden yola çıkarak. Hâlbuki güçlü olmuş ve dayanıklılık göstermişti bu zamana kadar tüm yaşamında. Daha doğuştan itibaren yalnızlığa alışmış ve kendi kendisine yeter duruma gelmişti bile ufacıktan.
Yaşamda başına gelenlerin
hiçbirinden şikâyeti olmamıştı Zafer’in. Kim bilir, belki de hiçbir şeyin
farkında değildi veya düşünebilecek durumda değildi veya düşünme yetisini mi
kaybetmişti! Hepsi de anlamsızdı artık. Geçmişte neler olupbittiyse olupbittiler
kar veya zararla ama muhasebesiyle uğraşmamıştı bu zamana kadar. Ancak içinde
bulunduğu durumları değerlendirince her birinin azar azar da olsa paylarının
olma ihtimalini gördüğünde şaşırmadan edememişti. Uzun uzun değerlendirip,
eledi durdu teker teker her birini.
Kendisini kendisi yapandı onların
hepsi de kim ne derse desin. Şimdi oturup bir anda silinmesi mümkün olmayan
şeyler, hem bunun kime ne yararı olabilirdi ki. Hiç kimsede kötü niyet yoktu,
herkes iyisini yapıyorum diye yapmıştı bütün yaptıklarını. Suçlamanın ne anlamı
vardı bu zamanda ne de bir olası yararı. Bir şekilde şekillenip bu zamanlara
kadar gelebilmişti sonuçta. Faydası olanlar da vardı mutlaka yaşanılanların.
Geçmişi cezalandırmak ve geçmişi suçlamak hatta geçmişte suçlu aramak hiç de
mantıklı bir durum değildi bundan gayri. Bundan sonrasında suçlu aramak veya
cezalandıracak birilerini bulmak yerine adımlar atmanın zamanıydı.
Kendisini alabildiğine güçlü
hissetmişti bir zamanlar. İşte kendisini bu kadar güçlü hissettiren de geçmişiyle
ilgili olduğunu bilmesine rağmen çark etmek ona hiç de doğru gelmeyen bir
şeydi. Şimdi yalnızca zavallılığının verdiği can yangısıyla kendisini
rahatlatabilecek duygulara sarılmaya çalışıyordu ama her biri de gerçeklere
dayanmadığı için birden çöküveriyorlardı bir süre sonra.
Ne olursa olsun, gerçek olmalıydı her
şey, düşüncelerdekiler bile. Adil olunmalıydı haklı ve haksıza karşı. Haksıza
karşı durulmalı haklıya destek olunmalıydı, asıl prensibi buydu Zafer’in,
kendisine karşı bile olsa her şey.
Dengenin bu kadar hassas olduğunu
hiç düşünmemişti bu güne kadar. Her şeyin bir çaresi vardı, çünkü kendisi de
tüm yaşamında öyle yapmıştı. Bunun için bu zamanlara kadar bu kadar acizlik
hissetmemiş elinden gelen her şeyi yapmaya gayet etmişti sadece. Kısacası
güçsüzlük ve acizliği tam olarak tatmamıştı ama yeterince tattı artık son on-onbeş
yıldaki yaşamında. Neden kendisini toparlayamadığını şimdi daha iyi biliyordu
ve hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı bundan sonra, ne yaparsa yapsın bir
şeyler eksik kalacaktı bir yanında, içinde. Duyguları daima başka yerlerde
olacak ve başka şeyler isteyecek ama elde edilemeyecek şeyler olacaktı
genellikle. Çünkü ulaşılamazları olacaktı artık hayatında. Bedelini de
ödeyecekti ve ödemeye devam edecekti ama bunu hiç kimse de bilmeyecekti belki
de. Herkesin yaşam mücadelesi devam edip gidecekti, birilerininki biterken
başkalarınınki başlayıp yola devam edeceklerdi. Bu dünyanın kuralı buydu.
Takılıp kalanlar düştüğü yerde kalacaklar ve arkasından gelenler onu
umursamadan geçip gideceklerdi.
Görsel: hg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.