Cumartesi, Mart 16, 2024

Geçip giden zalim yıllar!

kulübe

Geçip giden yıllar!

Aradan geçen yıllarda anam ve ben onları andık sık sık. Anam telefonla görüştü üç beş defa. Telefon için taa nerelere gidiyordu kulübeye. Daha büyük cadde var, bizim sokaktan çok büyük. İşte o caddeye giriliveren yerde bir dükkân var. Adı kulübe.  Bizimkiler öyle derdi. Orada telefon vardı. Jeton denilen paraya benzer bir şey verirlermiş, onu attın mı asılı duran kutunun içine, telefon açılırmış.

 Arayacağın numaranın rakamlarına basıyormuşsun, anam ilk üçten terk, o kadarını biliyordu. İçimizde en okumuş oydu. Hem okur hem de yazardı. Dedem “gıymatlı gelinim, paşam” derdi o yüzden. Babam da gözlerini belertip bakınca suratına: “alınma alınma, kimin var böle gıymatlı garısı. Öğünüp şişineceğin yerde senin şu yaptığına bak, gözlerini belertip bakıyon bana.”

Dedem çok sever babamı ama şımarmasın diye sevgisini açıkça belli etmez. Arada iğneler, iğnelemeleri sevgi belirtisidir aslında. Bir gün babam sarıldı dedeme. Dedem şaşırıp kalakaldı. Kekelemeye başladı. Ağzından doğru dürüst bir kelime anlaşılamadı. Sonradan dili çözüldü de “berhudar ol paşam berhudar ol” deyip hemen koparmaya çalıştı kendinden ama gücü yetmedi. Teslim oldu sonunda babama. Babam inat etti bırakmamaya. “oh beee!” dedi sonra. “nihayet, kırdım inadını be baba”… göz göze geldiler. Bakıştılar gözlerini kaçırmadan. Dedemin gözleri buğulanmaya başladı, kollarını açtı iki yana: “gel eşşek sıpası gel, acısını çıkartalım geçen zalim yılların…”

"zalim yıllar"

Anam öyle görünce dedemle babamı, gözlerinden yaş akmaya başladı, duygulandı. Gözlerini hiç kıpmadan onları izledi. Dedemin gözüne takıldı onun bakışları. Sağ kolunu açıp, “gel paşam gel sende. Gel, evladım değil misin sen de.  Ne kadar kahrımızı çektin ayırmadan. Hiç kırıp dökmedin. Sen gibisini görmedim ben daha…” anam da babamla birlikte sarıldılar dedeme. Babam, anamı kolunun altına alıp ağlamaya başladı. Neden ağladıklarını bir türlü anlayamadım o yaşlarda. Meğer sevildiğinde de ağlarmış insan, sevincinden ağlarmış.

Anam, babam, dedem konuşmuşlar kendi aralarında. Anamdan çıkmış fikir. Yazın gelsin İbramlar diye aklından geçmiş, söylemiş ama uygun bulunmamış. Yazın iş güç zamanıdır. İnsanlar rızıklarını toplarlar dağ tepe demeden. Kışın gelmeleri daha uygun olur demişler. Anam da itiraz etmemiş.

Anam telefona gittiğinde İbram’ın anasına açmış durumu. Çok sevinmiş kadıncağız. Kışın gelmeleri daha iyi olurmuş ona göre de. Dedelerinin işleri olurmuş bağda, bahçede, tarlada. Çok olmasa da başkalarının işlerine gidiyorlarmış para kazanmak için. İbram da, ablası da gidiyormuş o yaşlarda. Tabi parası da ona göreymiş.

Devam edecek...
Görsel: hg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.