Salı, Mart 30, 2021

Zafer’in gitgelleri

zafer

İntihar isteği

            Zafer gitgelleri arasında boğulmamak için direncini güçlendirmeye çalışmalıydı. Ölüm isteği çok güçlü bir duygu, yaşam isteği de öyle.

           İntihar eden insanlara hak vermemek mümkün değil. Bir anda her şey değişiyor ve insanı kontrol altına alıyor bu olumsuz duygular. Arada ortaya çıkan olumlu duygular ilk zamanda hiç hissedilmemesine rağmen zamanla seyrek de olsa ortaya çıkıyorlar ama çok cılız oluyorlar.

            Yaşama isteği güç kazanabilmesi için mutlaka bir başka yaşama bağlantısı olması gerekli insanın. Kendini feda edebileceğini düşünebileceği insan veya insanlar olmalı. Ayakta kalabilmenin, yaşama tutunabilmenin tek yolu budur. Anlamsızlaşan yaşama anlam katabilecek tek neden işte bu kendini adama isteği uyandırın ve kendisine ihtiyacı olanların olabileceğini düşündüren insanların olması tek yaşam kaynağı.

            Tükenen ve bir daha üretilmeyen enerji kaynağının tek üreteci adanmak, kendini adamaya değecek sevilen varlık veya varlıkların olması önemli.

            Zafer, düşünceleri arasında gidip geliyor ve düşüncelerini olumsuzlayacak düşünceler üretiyordu kafasının içi. Eğer insanları ayakta tutan, bir başka sevdikleri olmasıysa o zaman çocukları olan, hatta bebek denilebilecek yaşlarda olan bazı insanların intiharına ne demeli?

            İnsanın bir amacı olabilmeli, kendisine hedef koyabilmeli en olumsuz anlarında bile. Galiba bu gerekli ilk andan itibaren. Ancak böyle olması durumunda kontrolü kötü duyguların eline tamamen geçmesine engel olunuyor.

            Yaşamın içinde, işi, gücü olan bir sürü örnekler yaşamına son veren, öyle değil mi Zafer?

            Oğlum Zafer, bırak artık şu savaşı ve ayağa kalk. Herkes kendi yaşamından sorumludur. Unutma bunu. Başkalarının hayatını incelemek, düşünmek sana mı düştü? Sen kendi hayatına bak ne kadar rezil ve bitkin olduğunu görüyorsundur öyle değil mi, yoksa görmüyor musun? Kendi başını düzemeyen gelin başı düzmeye kalkarmış derler bilir misin Zafer?

            Zafer, şunu aklına sok; ölüm, anlık bir durum. Yaşamsa daha uzun soluklu bir durumdur. Eğer yaşam denilen uzun soluklu bir yürüyüşe cesaretin yoksa ancak ölüm denilen hiçliği seçersin ve bitirirsin her şeyi kendin için de seni sevenler için de. Ölümü seçmekle seni sevenlerin elinden, onların izinleri olmadan sana dayalı yaşam sevinçlerini, hayallerini de almış olursun sadece.  Sen kurtulursun yaşamın savaşılması gereken zorluklarından ama sevdiklerine sensiz geçecek daha zor bir yaşam bırakırsın sadece. Anlıyor musun bu durumu. Hakkın var mı peki sevdiklerinin veya sevenlerinin ellerinden onların izinleri olmadan bir şeylerini almaya.

            Şimdi anlıyor musun yaşamanın gerekliliğini? Kendin için olmasa bile sevdiklerin ve sevenlerin için. Hiç yok mu? Belki de vardır, bir düşün. Dön bak arkana. Belki de saklı gizli yerlerdedir. Kalbinin derinliklerine bir bak istersen. İnsanın en büyük sermayesi hep kalbinin derinliklerinde saklıdır. Bul o sermayeyi. Sevgi sermayesidir oradaki sermaye. Yokla, yokla Zafer. Ayağa kalkman için gerekli olan da bu galiba.

            Galiba bu kötü gidişin sonuna yaklaşıyorsun Zafer oğlum. Kendi içindeki kendine yabancı bir başkasının kontrolünü devreden çıkarmaya başlıyor gibisin. Bunun farkına varmanı o kadar çok istiyorum ki. İçindeki insan dışarıdaki havayı koklamak istiyor ama sen izin vermiyorsun ona. İzin verdiğin anda değişeceksin sen de. Bunu istediğini biliyorsun sende ama kendinle savaştan hala geri duramıyorsun.

Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.