Çarşamba, Nisan 05, 2017

Yazı nasıl demlenir, tıpkı çay gibi?

demlenenYazi

“Yazı da demlenmeli, tıpkı çay gibi.” 

                  Merhaba sevgili okurlar,
                Hatırlayacaksınız mutlaka yazının başlığından daha önce “Yazı da demlenmeli, tıpkı çay gibi” demiştim.
                Nasıl demleniyor yazı? Ya da neden demleniyor? Demlenmezse ne olur? Demlenmesinin faydası veya zararı var mıdır? Gibisinden birçok soru gelebilir aklımıza. Ya da saçmalık deyip geçebiliriz. Çok kişiye de bir anlam ifade etmeyebilir.
                Ben yazılarımı demlenmeye bırakıyor muyum? Bu sorunun cevabını sona doğru vermek istiyorum şimdilik.
                İkinci paragraftaki soruları cevaplamaya çalışayım veya düşüncelerimi yazayım demek daha doğru bir ifade olacak.
                Evet sevgili okur, yazının demlenmesinde fayda var aslında. Bir yazının demlenmesi veya demlenmeye bırakılması demek: Yazı yazıldıktan sonra bir süre beklenilmesi demek. Yayınlanmadan önce bir süre beklenildiğinde görülecektir ki, bazı ifadeler veya kelimelerin değiştirilmesi ihtiyacı görülür.
                Bir konuda yazılmaya başlanıldığında insanın etkileşimde olduğu çevreden gelen etkiler insanı etkilediği için o anda kâğıt üzerine dökülen duygular çok sıcak olur. Ancak bir süre geçtikten sonra daha objektif değerlendirir yazar. Bu değerlendirme aşamasında bazı duygu ve düşünceler değişmiş de olabilir. Aynı zamanda ilk andaki ifadelerin bazılarında hatalar fark edilir.
                İşte demlenmeye bırakılmalı ifadesinden kasıt budur ve üzerinden bir süre geçen zaman, yazarı yazdığı konu hakkında biraz daha düşünmeye iter. Sonradan gerçekleşen bu düşünme faktörü içinde yalnızca etkileşim anında hissedilen duyguların yanında daha önceki yaşanmışlıklar içinde bulunan benzer veya yakın duygular da girmeye başlar işin içine. Harmanlama olur kısacası, harmanlanan duygular yazılanları tekrar gözden geçirmeye iter yazan kişiyi. Aynı zamanda başka bir yararı da anlık yapılan ve gözden kaçırılan hataların bulunup düzeltilmesine yarar.
                Blog yazılarında genellikle demlenmeye bırakma oluşmaz. Nedeni bana göre: Yazarlar zaten günlük düşünce, etkileşim, olay, gezi notları gibi günlük gerçekleşen ve günlük notlar anlamında değerlendirildiği için demlenmeye bırakılması çok da geçerli olabilecek bir durum olarak görülmez. Daha da ötesi blog yazılarında duygu yoğunluğu içerisinde yazılan yazılar aynı sıcaklıkla okurlara sunulur.
                Teknik konular, araştırma yazıları gibi değerlendirilebilecek daha genel olan ve kişisellikten çıkıp edebi bir eser veya bir mesleki alana hitap eden yazıların hata götürmesi elbette düşünülemez. İşte bu hataların görülebilmesi için demlenmeye bırakılması daha uygundur. Bir süre sonra tekrar dönüp bakıldığında bir sürü hatalar görülür ya da değiştirilmesi gereken yerler bulunur ve düzeltilir.
                Birçok yazarın ağzından söylenen şeyler bu yöndedir. Peki ne kadar süre demlenmede bırakılır yazılar? Bu sorunun cevabı yazardan yazara değişen bir durumdur. Bazılarında bir hafta, bir ay, yıl hatta yıllar olduğu ifade edilmiştir. Bazılarında da aynı yazının demlenme zamanı içerisindeki gözden geçirmelerde defalarca kez yeniden yazıldığı da ifadeler arasındadır. Klasik diye adlandırılmış olan hikâye, roman gibi eserlerin çoğunluğu bu şekilde damıta damıta ortaya çıkarılmıştır. Hatırımda kalan yeniden yazılma sayısı bir roman için 20 kez olduğudur.
                Bazı yazarlarda doğaçlama yazar. Yazdığı süre içinde kendiliğinden gelişen olaylar zinciri yazılara dökülür sadece.
                Şimdi geleyim kendime. Ben demlemeye bırakıyor muyum yazılarımı?
                Blog için yazdıklarımı bırakmıyorum genellikle, bırakırsam da kısa süreli oluyor ve haftayı en fazla bir ayı geçmiyor. 300 sayfa kadar yazmış olduğum bir yazı var şu anda; neredeyse bir yıldır bıraktım öylece, dönüp tekrar başına oturmaya korkuyorum şu anda. Hem tamam değil: İlave edilmesi gereken olaylar zinciri var kısmen tıkandığım, hem de şu anki tecrübemle tekrar yazmak daha kolaymış gibi gelmeye başladı bana.
                Çünkü: Başına oturup düzeltmeye kalksam bir sürü imla hatası görüyorum, cümle yapılarında değişiklikler ihtiyaç hissediyorum, kısmen değiştirip ilaveler yapmak istiyorum… BU gibi daha bir sürü düşünce değişiklikleri oluşuyor bende. Olay ve hikâye içeriği temel olarak aynı olmasına rağmen etrafında dolanılacak ve gezilecek çok şey buluyorum.
                Şimdilik hoşça ve mutluca kalın.
                                               05-04-2017-1245
                                               Halil Gönül
Görsel:hg

11 yorum:

  1. ben de genel olarak yazdığım zaman paylaşıyorum ama beklemek daha mantıklı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim sevgili Yürüyen Balık, samimi yorumunuz için.
      Blog'da paylaşımlar için belki çok önemli değil gibi görünüyor ama dikkatli gözlerden ve ustaların gözünden kaçmayan hatalar olabiliyor çoğu zaman.
      Ben de sabırsız davranıyorum genellikle.

      Sil
  2. Nasıl renk körü bazı renkleri göremiyorsa kişi de kendi eserinin içindeki bazı kusurları göremiyor. Mutlaka güvenilen biriyle eseri paylaşmak gerekiyor..

    YanıtlaSil
  3. İlginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim, sevgili Adsız. Değindiğiniz konu önemli bir ayrıntı.Yapılması mutlaka katkı sağlayacaktır.

    YanıtlaSil
  4. Her zaman bekleyemiyorum maalesef.

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim Sevgili Derya Hanım, nazik ziyaret ve vefakarlığınız için. Haklısınız. Özellikle blog yazılarında sabredemiyor insan ve sıcağı sıcağına yayınlayıveriyoruz.

    YanıtlaSil
  6. Merhaba, çok güzel bir yazı olmuş. Ben demlenmeye bırakamıyorum çünkü çok aceleci ve acemiyim:))) Hemen olsun istiyorum. İnsanların yorumlarını merak ediyorum. "Ne diyecekler acaba" diye hemen insanlara göstermek istiyorum. Tabi bu bir dezavantaj oluyor..

    YanıtlaSil
  7. Açık yüreklice yorumunuz çok içten. Hiç de üzülmeyin bence; blog için hepimiz aynı şeyi yapıyoruz aslında. Biraz garip olacak ama; ben de aynı şeyi yapıyorum. Yalnız samimice söylemek isterim ki: İleriki zamanlarda karşınıza sorun olarak çıkacak şeyler hakkında daha dikkatli olmak gerekli. Siz içinizdekileri boşaltın yalnızca, gerisi gelir, insanlar kendi kafasının içindekileri bulmak istiyorlar zaten genellikle.

    YanıtlaSil
  8. ne güzel yazmışsınız.. insan yazdığını tekrar okuduğunda bile yanlış ifadelerinin hemen farkına varıyor ve düzeltmeye gidiyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili 'ayak izleri-sevgi', nazik yorumunuz için teşekkür ederim. Evet, yazdıklarımıza tekrar baktığımızda düzeltme imkanımız var ama maalesef hayata geri dönüp baktığımızda hataları düzeltme imkanı olmuyor öyle değil mi?

      Sil
  9. Teşekkür ederim nazik yorumunuz için, sevindim işe yaradığına. Kitap yazma farklı bir uğraş diye düşünmeye başladım yazmaya başlamamdan bu tarafa. Blog yazmadan önce yazdığım 300 sayfayı geçen bir yazım var ve dönüp bakasım yok geriye. Sil baştan tekrar ele almam lazım. Onu düzeltmektense yeniden yazmak daha kolay geliyor.
    Hoşça kalın.

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.