Pazar, Nisan 16, 2023

Zevzek Fatih

Tarak

Fatih’in Zevzekliği

Fatih, Suna’nın ses tonundan hafifçe kızdığını anlayınca gülmeye başlar ve Samettin de duyar oturduğu yerde. Karısının konuşmalarına da bir anlam veremez.

“Ne istiyormuş bizim haylaz!” diyerek döner Suna’ya doğru. Suna kızgınlıkla kapatır telefonu. “Ne de çabuk yayılıyor her şey” diye mırıldanır kendi kendine. “hay senin tarağına da!..” diyerek el  kol sallamaya başlar mutfağa, bulaşıkların başına dönerken.

Tekrar çalmaya başlar telefon. Samettin açar yine. “alo!”

“Baba, annemi verir misin yine telefona. Biraz önce beni yanlış anladı da kapattı…”

“Sunaaaaa, oğlun sana doyamamış seni istiyor yine.” Telefonun ahizesini yana bırakıp televizyonun başına geçti.

“Bak Fatih, yine zevzeklik edeceksen işim var benim. Bulaşıklar dağ gibi beni bekliyorlar lavaboda. Söyle ne söyleyeceksen.”

“Tamam anneciğim tamam, kızma hemen. Kupa işini duydun mu hiç. Hani şu ninemin falan yaptığı kupadan bahsediyorum canım. Bizler çocukken hep yaparlardı ya köyde. Anladın mı şimdi…”

“Anladım, anladım. Hala da yaparlar köylerde bilirim. Ne olmuş ona? Alakası ne benimle, seninle ve benim tarakla? Onu anlayamadım…”

Bu arada Samettin oturduğu yerde televizyonun sesini kısarak başını çevirmiş Suna’nın konuşmalarına dikkat kesilmeye başladı.

“Anneciğim, o kupa şimdi ‘Hacamat’ adıyla bizim tıpta tedavi olarak işleme alındı. Türkiye tıbbının yeni keşfi anlayacağın. Tıpkı Çin tıbbı deniliyor ya hani, işte öyle bir şey…”

“Aklımı karıştırdın iyice. Zaten zırnık kadar aklım var. Onu da başımdan almadan söyle çabuk, yoksa kapatacağım yine… Biraz sonra da baban oturacak masaya “yemek yok mu yine?” diye başımın etini yemeye başlayacak sen böyle devam edersen…”

“Ah anneciğim ah! Diyorum ki senin tüm ağrı dertlerine derman olmada ünlenen şu fildişi tarağı bana göndersen de Türk tıbbına soksam mucit olarak. Anlatabildim mi şimdi derdimi?”

Suna, fazla tereddüt etmeden hala kendisiyle dalga geçen oğluna: “Senin işin gücün zevzeklik bu gün anlaşılan. Aylak kalmışsın. Git başka oyalanacak bir şeyler bul kendine. Hoşça kal oğlum, gözlerinden öpüyorum…” der ve kapatır telefonu. Hızla mutfağa döner.

 Suna bulaşıklarla uğraşırken kafasının içinde de “fildişi tarak ve kupa” fır fır dönmeye başlarlar birlikte. Bazen “tın” sesleri bile duyar sanki. Fildişi tarağı kafasının içinde dolanırlarken birbirine çarptıklarında çıkar “tın, tın” sesleri.

Devam edecek...
Görsel: hg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.