Pakize, zamansız geldiğini düşünerek kahvesini içtikten sonra kalkmak için izin ister. Ancak yemeğe kalması için ısrar ederler Suna ve Samettin birlikte. Ahmet’e de telefon edip eve çağırmayı düşünürler ama Pakize cesaret edemez kalmaya. Aslında çok ister kalmayı ancak kocasının inadı bir başkadır. Nal der mıh demez genellikle. Ne edip yapıp bir yolunu bulmayı kafasına koyar daha oracıkta. Barıştırmanın bir yolu mutlaka vardır. Uğurlamak için kapıya kadar Suna Pakize’nin yanına gelir, iki kadın odadan çıkarlar birlikte.
Kapıya yaklaştıklarında duraklayan
Suna, Pakize’nin omuzuna elini koyarak: “Pakize, bir derdin mi var, açık söyle.
Bilirim saklamazsın benden ama yıllar geçti, aradan.”
“Kız yenge,
aslına bakarsan var bir derdim. Şu senin bir tarak varmış ya hani…” tarak
kelimesini duyar duymaz tutamaz kendini Suna: “Eee, ne olmuş ona?” deyiverir
birden. “Kız yenge, son yıllarda bir
ağrı musallat oldu bana, bir türlü geçmiyor. Ne kadar doktorlara gittiysek de
hepsi de ‘stresten kaynaklı, hoş tutacaksın kendini, kızmayacaksın olanı bir
şeye’ diyorlar. Bazıları da ‘migren başlangıcı’ dedi. İnan bazen nefes bile
aldırmıyor… Gebe de kalamıyorum, onun yüzündenmiş hepsi de. Doktorlar bir şey
bulamadılar ikimizde de. Her şeyimiz tam tekmilmiş… Hacı, hocalardan da çare
bulamadık… Anlayacağın şu anda çarelerim senin tarakta ve sonrası da Allah’a
kaldı…”
Pakize’nin
sözlerini bitirmesine fırsat vermeden omuzuna ellerini atarak Suna: “Kızım
inan, fabrikası kapanmış artık. Mahalleden de isteyenler oldu daha önce de
sipariş vermiştik. Sen şu kocanın gönlünü etmeye bak, bir akşam çıkıp gelinde
doya doya sohbet edelim. Ben kulağını çekerim o inatçı kocanın. Bir yolunu
bulur damarından girerim, seni rahat bırakır. İşte o zaman ayına varmaz bir
şeyciklerin kalmaz. Anlaştık mı yavrum, tatlı, uysal, ağzı var dili yok Pakize’m
benim…” yolcu eder Suna Pakize’yi ve mutfağa döner. Samettin kahvesini
bitirmiş, kulak kabarttığı belli oluyordu halinden, merakla bakıyordu Suna’nın
gözlerine.
“Meraklım
benim, ne konuşacağız, kadın kadına şeyler işte.” diyerek karşısına oturur
Samettin’in. Bir süre dinlenirken hatırlamaya çalışırlar, geçmişte yeğenleriyle
olanları. İkisi de birbirlerine sorar “sahi be, neden çıkmıştı o hır gür?”
ikisi da doğru dürüst bir şey hatırlayamazlar. “Neyse, eşşek kafalı yeğenden
öğreniriz geldiklerinde” diyerek sohbeti bitirir Samettin ve televizyon
seyretmeye gider.
Görsel: hg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.