Suna kadın, kendisine bir tarak alır pazardan. Evdeki marifetli fildişi tarağını komşusu migrenli Ayşe kadına vereceği için.
Pazar alışverişlerini bitirdikten sonra buluşurlar ve eve birlikte gelirler. Bir kahve ikram ettikten sonra fildişi tarağını yatak odasından getirip migrenli Ayşe kadına uzatır “geçmiş olsun, inşallah sana da iyi gelir.” diyerek. Migrenli kadın Ayşe, binbir iyilik dualarıyla ayrılmak için ayağa kalkıp kapıya yönelince aklına takılır tarağı nasıl kullanması gerektiği. “Nasıl kullanacağım ben bunu, günde kaç defa ve ne kadar süre kullanmam gerekiyor?” “Ben sabah,
akşam kullanıyordum. Gerçi ilk zamanlarda daha sık kullanmıştım üç dört defa
ama sen durumuna göre ihtiyaç hissettikçe kullanabilirsin.” Ayşe, hemen
oracıkta ayaküstü eşarbını arkaya sıyırıp başlar yapağılaşmış saçlarını
taramaya. Her tarağı saçları arasına daldırıp aşağıya doğru çektiğinde “pıtır
pıtır” sesler gelmeye başlar, saç telleri yolunuyordur ama hiç acısını belli
etmez. Birkaç dakika kadar tarayıp tekrar eşarbını çeker başına ve sevinerek
çıkar gider migrenli Ayşe kadın.
Derken bir gün, yıllardır hiç görüşmedikleri bir akrabalarının karısı Pakize, çıkar gelir akşam vaktinde eve. Kocası –Samettin- karşısında görünce şaşırır ve bir o kadar da meraklanır. Neden kavga ettiklerini ve yeğeniyle küstüklerini bile unutmuştur. Samettin’in erkek yeğeni Ahmet’in karısıdır gelen kadın. Üstelik kocasından habersiz geldiğini söyler. Kocası halen daha, çok kızgınmış. Dayanamaz adam “kızgın” lafını Pakize’nin ağzından duyunca. “Söyle o cibilliyetsiz ahmak yeğenime, ben ne olduğunu, neden kavga ettiğimizi bile hatırlamıyorum. Bir hafta içinde bir akşam yemeğine çat kapı gelmezseniz başına geleceği düşünsün. Alimallah bu sefer kırıveririm o taş kafasını. Hem de tuzla buz ederim. Anladın mı kızım? Aynen söyle dediklerimi, harfi harfine hem de. Hiç çekinme, bir kelime dahi bir şey söylerse sana, gel bana söyle birlikte gideriz sizin eve. Sofrayı ona kurdurmazsam bana da yuh olsun!”
“Şimdi söyle
bakalım, asıl sen neye geldin.?..” elinde kahve tepsisiyle giren Suna,
sözlerini bitirmesini beklemeden çıkışır Samettin’e: “Rahat bırak Pakize’yi.
Biz kadın kadına konuşuruz. Yeter sıkboğaz ettiğin, öyle değil mi Pakize?”
“Olur mu yenge,
yılların hasreti işte, ne yapsın Samettin abi de içini döküyordu.” Samettin’e döner,
“Samettin Abi, aynen dediklerinizi harfi harfine diyeceğim herife. Bakalım ne
yapacak. Benim tanıdığım herif biraz naz eder ya, etsin buzlarını eritirim ben
onun. Ha, senden hala da korkup çekiniyor aslında. Bak gitmezsek eve baskın
yapacakmış dedim mi yelkenleri indirir.” Gülümsemeye başlar kahvesinden yudum
aldıktan sonra. “Ellerine sağlık Suna yenge, senin kahvelerin bir başkadır hep.
Kaç yıllar oldu içmeyeli kahveni. Aynen durup duruyormuş tadı baksana.”
Höpürdeterek bir yudum daha alıp bırakır fincanı.
Görsel: hg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.