Perşembe, Mayıs 14, 2020

Arkanıza yaslanıp gözlerinizi kapatın

Bill_Gates

Arkanıza yaslanıp gözlerinizi kapatın

            Covit-19  isimli yeni tür Coronavirüs, dünya genelinde hızlı bir yayılım göstermesi –pandemik- ülkelerin yöneticilerini harekete geçirdi. En basit çare kapıları kapatmaktı. Öyle de yaptılar. Ülke sınırlarını giriş ve çıkışlara kapatarak virüsün dağılımını, hareketini kontrol etmek istediler.

            İdareciler bu durumu karantinaya dönüştürerek ülke içindeki hareketi de kısıtlamaya çalıştılar. Tarihteki salgınlarda da benzerleri yapılmıştır. Karantina ismi de eskilerden gelir. “kırk gün” anlamındadır karantina. Bir şehre kırk gün giriş ve çıkışların kapatılmasıdır. Bu arada her şeyin eskisini taklit ettiğimizin farkında mısınız?
            Büyük ihtimalle senaryoydu, devam etmektedir senaryo. Açgözlü birilerinin gördüğü şeyler var ufukta. Komplo senaryosu değil yazılıp çizilenlerin bir kısmı. Elbette bilgileri net olarak servis etmiyorlar ama şifreler veriliyor. Yaşanabileceklerin görülmesi isteniyor belki de, ya da olabileceklerden yararlanarak emellerine ulaşmak isteyen açgözlülerin senaryosu. Birileri başka birilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar gözlerine sokarak! Bu senaryo konularında en çok öne çıkan isim Bill Gates' dir. 
            Uzun süre, altı ay, bir sene veya daha fazla süreli olmak zorunda kalınan bir karantina süresi olduğunu düşünelim. Mevcut haliyle yaşadığımız şartları dikkate alarak, dünyadaki durumu da göz önünde bulundurarak neler olabileceği, nelerin yaşanabileceğini gözlerimizin önüne getirmeye çalışalım.
Ülkeler sınırları kapattı, dolaşım yok, üretim –sanayi- yok, tarım yok veya az. İthalat, ihracat yok. Çünkü herkes kendi vatandaşını beslemekle uğraşıyor. Yani komşunun komşuya faydası olmayacak.
            Sınırlar arasında bu durum yaşanırken elbette sınırlar içinde de benzer şeyler yaşanacak. Açlıktan ölümler görülecek ve gittikçe artacak. İnsanların gelir durumu olmayacak, zenginlikleri olsa bile satılabilen bir şey bulunmadığı için satın alamayacaklar. Talan, cinayet, hırsızlıklar başlayacak, açlıktan ölmemek için güçlüler zayıfları öldürecek. Eşkıyalar saracak her yanı. Orduların savaşacak gücü kalmayacak. Devlet otoritesi ortadan kalkacak…, yeter mi, yoksa sıralayalım mı biraz daha?
            İçinde bulunulan senaryoyu yaratanlar neyi görmek istiyor olabilirler sizce? Ya da senaryo demeyelim, kendiliğinden gelişen böyle bir durumdan kimler ne tür dersler çıkarır? Kimler sağ kalabilir –vatandaş ve ülke olarak- ?
            Bence çay ya da kahvenizi alıp bir koltuğa yaslanın ve hayal edin iyi, kötü senaryoları. Kendinizi yönetmen yerine koyun. Yılmaz Güney’in sözünü tekrarlayın, “hayat bir senaryo, ben de yönetmenim. İstediğime rol verir, istemediğime yol veririm.” Aynen böyle deyin. Ama hakkını verin senaryolarınızın. İyi ve kötü senaryolarınızda bağımsız olun, bırakın hakemliği başkaları yapsın siz senaryonuzun hâkimi ya da savcısı olmayın. Hayat yargılayacak zaten.
            Aynı sözü söyleyen dünyanın en güçlüleri olursa? 14.05.20
              
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Bu durumun uzaması dediğiniz senaryolara götürebilir bizi. Umarım kısa sürede ortadan kalkar bu durum.

    YanıtlaSil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.