Perşembe, Mart 22, 2018

Kaşık-46-Ölümcül Hüsnü Alçılar İçinde

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Hüsnü alçılar içinde"

BÖLÜM-46-

Ölümcül Hüsnü’nün tedavisi ve Hüsniye’nin Yardımı

            Doktor Hüsniye’den de yardım isteyerek sargıları dikkatlice çözerler birlikte.  Sargı yer yer yapışmış olduğu için hastanın canını yakmamaya çalışarak daha titiz çalışırlar. Sargılar tamamen çözülüp alındıktan sonra Hüsnü’nün vücudu itinayla temizlenir sürülen şeylerden.
            Bu arada sık sık sıcak su istenir dışarıdan. Odaya kimseyi almaz doktor, gelen ihtiyaçları Hüsniye alır içeriye.  Hüsnü’nün çelimsiz ve sıska zayıf vücudu olduğu gibi anadan üryan oradadır ve cansız yatmaktadır. İçi paramparça olur Hüsniye’nin.
            Zaman zaman dokunmak ister ama doktor “mikrop kapmasın, dikkatli olun” dediği gelir hemen aklına ve deve çanı gibi bir ses duyar kulaklarında hemen vaz geçer dokunma fikrinden. “bu küçücük çocuktan kim ne istemiş ki? Hiç acımaları, merhametleri de mi yokmuş bu canavarların?..”  doktorun kendisine bakması ve “anlamadım, bir şey mi dedin bana?” demesiyle kendine gelir irkilerek. Doktorun dediğinin son kelimelerini belli belirsiz duyar, şaşkınlıkla bakar doktorun yüzüne, kafasını iki yana sallar sadece.
            Doktor, vücudun tamamına, getirdiği merhemleri sürme işini bitirdikten sonra kırık ve çıkıklarına bakar, muayenesinden sonra sağlık görevlisinden alçıyı hazırlamasını ister. Hazırlanır her şey. Dışarıdan muhtarın sesi gelir bu arada “doktor yemek hazırladık” diye.  “muhtar sağ ol ama işimiz bitmeden olmaz. Çok işimiz var daha. Bitmesine yakın ben söylerim sana” diye seslenir doktor da.
            Hüsniye tüm olanları hayranlık ve hayretler içinde izler. Doktora hayran hayran bakar arada bir. Doktorun terini silme işi de Hüsniye’nindir. Başını kendisinden tarafa çevirince “sil” demektir ve hemen elindeki bezle siler doktorun alnında tomurcuklanan terleri.  Gözlerine kaçmasın diye sildiği terler elindeki bezi ıslatmıştır epeyce ve değiştirir hemen, doktorun çantasında olanlardan. “bir daha değiştirmek yok, israf olur” demişti doktor ikinci değiştirmeye kalktığında ama O inat etmiş dinlememişti doktoru, değiştirmişti. “bundan sonra yok ama” demişti doktor tekrar biraz sert ve şefkatli bir sesle. Gözleri de gülümsemişti sanki kendisine bakarken.
            Kafası dışarıda kalacak şekilde alçıya alındı Hüsnü. Biraz büyümüş gibi geldi gözüne Hüsniye’nin, cansız yatan bembeyaz alçı içindeki çocuk.  Yüzü biraz daha rahatlamış görünüyordu. İlk önceki gergin hali yoktu yüz hatlarının. Daha çocukken bile hatları sanki iki üç kat daha yaşlı insanların yüzündeki hatlara benziyordu. Bir şeyler söylüyordu bu çocuğun yüz hatları ama okuyan yoktu başka, Hüsniye’den gayrı. Hüsniye o hatlarda yazanları okuyabildiğini düşünüyordu.
           
                                                                                                                      Halil GÖNÜL
Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

4 yorum:

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.