Salı, Kasım 06, 2018

Osmanlı'ya Dönülebilir mi?

Osmanlı ve Bugün

                “Du bakali” hikâyesini duyanlarınız vardır eminim. Hani şu kayığa binen kadının hikâyesi. Kayığın küreklerini çeken adam ve kadın birlikte açılmaya başlarlar ve kadın yalnız yabancı bir erkekle merak ve korku içinde açılmaya başlarlar. Arada bir yabancı adam kadını taciz eder, kadın “du bakali hele” diyerek korkusunu bastırır, devam eder yönü bilinmez yolculuğa. Adamın her adımında “du bakali” diyerek bastırır korkularını derken tecavüze kadar varır iş ve korkulu kadın hala “du bakali hele” diyerek korkularını yatıştırır.
            Osmanlı imparatorluğunun aralarda çöküş noktasına gelip tekrar toparlandığı zamanları olmuştur. Bu çöküş zamanlarından birisi de Hürrem Sultan’ın İbrahim’i çocuk yaşta kaçırıp saklayarak Osmanlının zürriyetini kurtarmıştır. İleriyi görebilen kadın olarak Hürrem Sultan’ın kıymeti bilinmez ve torunu döneminde gelin kaynana anlaşmazlığı nedeniyle gelini tarafından boğdurulmasıyla Hürrem Sultan dönemi kapanır. Kapanır kapanmasına da Osmanlı hızla çöküşe doğru yol almaya başlar.

            Aslına bakılırsa Osmanlı yedi düvele hükmetmesine rağmen bu dönem çok fazla uzun sürmez. Nedeni çok açıktır. Kendisini ayakta tutan köylülerdir, çift hane denilen bir çift öküzle işlenebilecek toprağın köylü aileye verilerek ekip biçmesi sağlanır ve korunurlar diğer güçlere karşı. Köylüler vergisini de verirler.
            Ayakta kalmasının diğer bir nedeni ise sınırları koruyan uç beylerinin katıldıkları savaşlarda elde edilen ganimet gaza’ ya yani savaşa katılanlara belli miktarda pay edilir, toprak ise ekip biçecek olanlara dağıtılır.
            “Devlet Baba” tabiri yaygındır bu topraklarda. Hatta neden “Devlet ana” denilmediği tartışılırdı bir zamanlar. Ayrıca yalnızca bizde kullanılan başka bir deyim daha vardır. “Köylü bu milletin efendisidir.”
            Bu deyimlerin çıkma nedeniyse Osmanlıda gizlidir. Osmanlının ayakta kalmasına en büyük katkı köylülerin ekip biçtiği topraklardan gelmektedir, hem vergi olarak hem de diğer yaşayanları beslemek açısından. Bu nedenle de Osmanlı yönetimi daima köylüyü koruyup kollamıştır eşkıyalara ve açıkgözlere karşı. Ağalara, beylere karşı. Dolayısıyla köylüyü koruyan bir idare olduğu ve bu idarenin de başında erkek bir kral olmasından dolayı “Devlet baba” inanışı hâkim olmuştur köylüde. Kral aynı zamanda hem toprağın hem de insanların tek sahibidir Osmanlı’da.
            İşin kötüsü tarikatların güçlenip baskın hale geldiklerinde kadı ve Şeyhülislam’ın devreye girmesiyle halk galeyana getirilip Kral’ın kapısına dayanırlar ve istediklerini yaptırmaya güçleri yetermiş. Kral olan kişinin zayıf durumunda benzer davranışlar sıklıkla görülür Osmanlı tarihinde. Fetihler yapılamaz hale geldiğindeyse bütün idare tek merkezden idare edilemez hale gelir ve karışıklıkların önü alınamaz olduğunda sürekli tavizler verilerek dengeler değişir hale gelirmiş.
            Batı devletlerinde akılcı bir yönetime geçilmiş olmasına rağmen Osmanlı istediği halde bir türlü akılcı yönetime geçememiş istemiş olmasına rağmen. Her adım atışında “Şeriat” elden gidiyor diye tarikatlar ayaklanıp kralın kapısına dayanmışlar. Değişiklik fermanları yayınlansa da gücü yetmemiş kralların. Sonuç belli. Çöküş kaçınılmaz.
            Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Devlet-i Aliyye 1 ve 2” okunursa bu yazıda söz konusu ettiğim tüm konulara açıklık bulacaksınız.  Osmanlı’nın geriye dönüşünün mümkün olmadığını, olamayacağını da açıklıkla göreceksiniz. İçinde bulunduğumuz Cumhuriyet döneminin sancılarının da nereden kaynaklandığını anlayacaksınız.
            Gelinen noktadaki daha önemli konu ise, bu saatten sonra ne Osmanlı’ya dönüş olur ne de Cumhuriyetin ayakta kalması kolay olur. Dinamit ateşlendi epeyce zamandır. Osmanlının son günlerindeki çöküş noktası zamanlarındayız adeta. Osmanlı’yı çökerten şeyler bir bir ayağa dikilmeye çalışılmaktadır. Gelecek oldukça zorlu bir yol olacaktır. Bu durum çok uzun ayakta kalamayacak ancak içerideki fay hatları tamamen açılacaktır. Gelecek zamanlarda yaşanacaklar ve iyi niyetli ileri görüşlü vatandaşların davranışları duruma yön verecektir.
            Atatürk gibi aydınların Osmanlının son 200 yıldaki Tanzimat vb. yenilikçi hareketlerinin sonucunda iyi eğitimli subaylar yetişebilmiş olmasından kaynaklıdır. Duruma el koyarak uzun bir çalışma ve iyi bir dayanışma sonucu genç Cumhuriyet kurulabilmiştir. Şimdi o şans kesinlikle yoktur çünkü yetişenlerin durumu ortadadır.

06.11.18- Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. doğru tesbitler, detaylı bilgilendirme. Yine umut vardır geleceğe dair her daim. Gerekirse karşı koyma gücümüz de olmalıdır kendimiz ve gelecek nesillerimiz için. Zaman uyanık olma zamanıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu topraklarda yaşama savaşı vermiş bu insanların geçmişinde Osmanlı ve daha öncelerinde o kadar çok kötülükler yaşanmış ki, diğer toplumlarda olduğu gibi parlamadan zamana bırakıyor bazı şeyleri. net görmesi biraz zaman alıyor ama sonuçta görebiliyor her şeyi diye düşünüyorum. Bu zamanların boşa geçen hayalperestlik olarak değerlendiriyorum. ileride tarih, Türklerin ve Türkiye'nin cehalette doruğa çıktığı zamanlar diye yazacak sanıyorum.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.