Cumartesi, Temmuz 06, 2019

İnsan Ne İster?


                Basit bir soru, insan ne ister? Öyle değil mi? Eminim genelde benzer düşünce hâkimdir. Yani, cevap olarak “mutluluk” denilecektir aklı başında olan ve belli bir yaşam deneyimi olan insanlar tarafından. Ben farklı düşünenler tarafındayım. Nasıl mı?
            Baştan başlıyoruz soruyu sormaya. İnsan ne ister?


            İnsanlığın varlığı boyunca bu soru cevapsız gibi görünüyor sanki. Daha doğru bir ifadeyle, farklı istekler öne çıkmıştır dönemlere, kişilere göre. Soruya cevap olarak “mutluluk” diyelim genele uyarak.
            Peki, mutluluk nedir? Mutluluk insanların istediklerini elde ettiğinde bir süreliğine kendisini iyi hissetmesidir. Bu dönemde bazı hormonların salgılanması nedeniyle beden ve his olarak insanın kendisini genele göre daha zinde ve iyi hissetmesi olarak değerlendirilir.
            Ne kadar devam eder hormonların etkisi? Elbette belli bir süredir. İnsanın isteyip de elde ettiği şeyin yaşamına etkisine göre değişir gibi görünüyor. Örneğin aç birisinin üç çeyrek veya bütün bir ekmek arası döner, yanında da ayran olması mutlu edecektir eminim. İlk anda midesi biraz şişkinlik yapacaktır, hazımsızlık çekecektir ama yarım saat içinde mutluluğu normal haline dönecektir. Yanında baklava veya başka bir tatlı da olsaydı diye düşünmeye başlayacaktır. Diyelim ki onu da elde etti. Bir yarım saat daha mutlu olacaktır.
            Bir süre sonra gerçek yaşamına döndüğünü anlamaya başladığında yani açlık hissetmeye başladığında ve karnını doyuracak bir şeyler bulamadığında mutsuzluğu tırmanacaktır. Örnekler çoğaltılabilir.
            Başka bir taraftan bakıldığında mutluluk, tek başına bir insanın elde edebileceği bir durum da olamaz. Çünkü ikinci veya üçüncü kişiler de devrede olmalı. Yukarıdaki ekmek arası örneğinden devam edersek, ekmek imalatını yapan fırın ve fırın çalışanları, dağıtımcılar, kasap, hayvan yetiştiricileri, dönerci gibi daha devam ettirilebilir ekmek arası dönerde emeği geçenler.
            Bu durumda demek ki bir kişinin mutlu olabilmesi için bile onlarca hatta daha da fazlası insan gereklidir. Yarım saatlik bir mutluluk için o kadar insan emek sarf etmesi gerekli. O zaman mutluluk denilen şey toplumsal bir durumu ima etmiyor mu? Ekmek arası dönere gelinceye kadar ne kadar kişi mutlu oluyor farklı farklı yer ve zamanlarda.
            Hâlbuki biz son noktayı dikkate alarak aç bir insanın ekmek arası döner ve ayranla açlığını gidermesi durumunun sonunda mutluluğundan bahsettik değil mi? Bir noktaya gelinceye kadar her zaman daha öncesi mutlaka var her olayda ve yaşamda.
            En baştaki sorunun cevabı ise bana göre bu güne kadar cevaplanabilmiş değildir adam gibi. Kişilere, yerlere ve zamanlara göre daima değişmiştir istekler. Örneğin kıtlık zamanlarında asgari olarak yiyecek gıda isteği temel istek olurken, cephede savaşan insanların tek isteği sağ kalmak için düşmanı yenmektir. Aynı zamanda yakınlarının ve sevenlerinin isteği de aynıdır. Fakir çok para kazanmak ister, zengin ise daha zengin olmak ister. Evlenen çift mutlu olmak isterler birey olarak. İşin başında birbirlerini severek yola çıkmışlardır ancak zaman içinde yaşananlar şartlarda ve kişiliklerde değişiklikler yaratmış olduğundan ilişkilerini sağlıklı yürütme çabaları ön plana çıkar. Vb.

            Kısaca benim düşüncem, mutluluk her yerde olmalı aksi durumda yerel ve kişisel düzeydeki mutluluk durumları kısa süreli sanrıdan –hayal görme- farklı bir şey değildir. İnsan ne istediğini bilemediği için mutlu olamıyor. Ne istediğini bilenler de istediklerini elde ettikten sonra yetinmesini bilemedikleri için mutsuz oluyorlar. Mutluluk, başkalarıyla kendini kıyaslama meselesi olarak değerlendirildiğinde kişilik zayıflıkları kendisini ortaya çıkarmıyor mu zaten. 05.07.19

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.