Perşembe, Ocak 11, 2018

Kör karanlık Kuyudan Nasıl Çıkılır?

"Kör karanlık kuyu"

Kör Karalık Kuyudan Çıkış

                Elimi uzatsam diyorum uzanan bir dala ya da ele, işaret parmağımı kanca yapıp taksam; kolumu yay yapıp uzatıp uzatıp bırakıvereceğim kendimi boşluğa ve fırlayacağım gökyüzüne.

                Çok hafifim tıpkı bir kuş tüyü ya da nasıl tarif etsem!  Hani demem o ki hafifim işte hem de kuş tüyü kadar, bir üfürsen uçacağım yani.
Kuyunun taa dibindeyim, tepeden küçücük bir üfürük gelse kaldırıp atıverecek beni kuyunun taaa dibinden dışarıya. Güneşi göreceğim, akşam vakti güneşin kızarışını ufukta hele sabahleyin o baklava tepsisi hali yok mu güneşin tan vaktinde, açlığımı hissederim alabildiğine.
       Ya da, alabildiğine bir yağmur yağsa bardaktan boşanırcasına durup dinlenmek bilmeden, göz açıp kapayıncaya kadar dolsa kör kuru kuyu ve ben yüzsem suyun üstünde dışarıya taşsa kuyu alıp başımı gitsem sel üstünde kayık gibi, kuş tüyü yapar böyle ya! Çağlasam gittiği yere kadar dağ taş, ovalarda dinginleşse sıcak güneş altında ve benim kuştüyü ayaklarım yere bassa kızgın cıvık topraklar üstüne. Koşmak yerine uçsam havalarda Çılgınca.
                Bir el uzansa diyorum hani! Uzaktan da olsa ben ulaşırım kolum uzanır alabildiğine ve işaret parmağımı kanca yapar takarım uzanan elin parmağına ve fırlatırım kendimi yayın fırlattığı ok gibi. Ne kadar gidebilirsem gider ve orada dikilirim ayaklarım üstüne. Kuş tüyü kadar hafifim artık, attım tüm işe yaramaz yüklerimi sırtımdan; meğer ne kadar da işe yaramaz yükleri yüklenmişim farkında olarak veya olmayarak.

                İşte böyle! Bazen bir uzanan dal ya da el istiyor insan kör karanlık kuyuya düştüğünde, her seferinde kendim Çıktım ama bu sefer başka geldi bana. Hoş her seferinde öyle gelirdi ama bir süre sonra anlardım nedenini ve derdim ki kendime “oğlum, nasıl düştüysen öyle de Çıkacaksın bu kör karanlık kuyudan, anladın mı?” anladım deyip başlardım tırmanmaya tırnaklarımı saplayarak kör karanlık kuyunun duvarlarına. Bazen tutunamazdım veya yumuşak olurdu tırnaklarımı sapladığım duvar, koparlar ve düşerdim tekrar dibe. Yılmadım hiçbir seferinde ve tekrar tekrar devam ettim tırnaklarımı saplamaya ve tırmanmaya.

                Bazen öyle an olurdu ki tam da Çıktım artık dediğim anda bir de bakmışım ki paaat diye gerisin geriye dibi boylamışım. İşte bu halde uzun uğraşılardan sonra Çıkabildiğimi fark ederdim güneş yüzümü ısıtıp baktığımda gözümü aldığı zaman. Kızmazdım güneşin gözümü almasına, bir süre yumar açardım tekrar. Bir süreliğine de olsa bulanık görünürdü dünya ama alışırdılar yine.
                Bu sefer başka oldu, kendimi Çok Çooook hafif hissetsem de tıpkı bir kuş tüyü gibi, beni yerimden oynatacak bir üflemeye ihtiyacım var. Uçuvereceğim fır fır dönerek karanlık kör kuyunun dibinden ağzına kadar; ağzına Çıkıp döne döne yükseldiğimde de üfürüğe ihtiyacım kalmayacak zaten esecek rüzgârlar bazen de fırtınalar olacak, idare ederim artık gerisinde ama işte bütün mesele bu karanlık kör kuyudan dışarıya adım atabilmek. Bütün mesele bu.

                                                                                     11.01.2018
                                                                                     Halil Gönül                                                        
               
               
               
                

Görsel: Google Görseller

6 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsınız. merakla, heyecanla ama keyifle okunuyor. Hepimiz zaman zaman o durumu yaşıyoruz. Öyle güzel ifade etmişsiniz ki. Münir Nurettin'in sonra da oğlu Timur Selçuk'un söylediği güzel bir şarkı vardı: "Beni kör kuyularda yalnız bıraktın" Tam sözlerini hatırlayamadım, çok güzel eski bir şarkıdır.
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de aklıma o geldi okurken. :)

      Sil
    2. Makbule Abalı,
      Teşekkür ederim. Benim de hoŞuma gİdeN bİr şarKIdIR.:)

      Sil
    3. İrem E.
      SANIYORUM BENZER YAŞAMLAR TEKRARLANIYOR BU DÜNYA'DA. :)

      Sil
  2. Hayatlarımızda hepimizin düştüğü o karanlık kutular kimi çıkmayı başarabiliyor kimi daha da dibe batıyor.Bir el beklemek zor hele de gelmeyeceğini bile bile en güzeli kendin çabanla çıkmak o zaman daha da güçleniyor ve yenileniyor insan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hunilianne,
      HAKLISINIZ; KATıLıYORum SiZE, kendi başına çıkmak önemli tecrübeler kazandırıyor insana. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.