Pazar, Ocak 14, 2018

Nerden Bilecekler?

               
Bakkal
                   Lise yıllarımda kaldığım mahallede, ertesi günkü sınav için sabaha yakın zamana kadar çalışıp, tiryakisi olduğum böreklerden almak için yakınımızdaki bir fırına gittim, birkaç börek alıp sıcak sıcak yer yatarım diye düşünmüştüm her zaman yaptığım gibi.
                Fırına giderken sırat köprüsünde yürür gibi yürüyordum, bir bir buçuk metre derinlikte açılmış su kanallarının kenarında yirmi santim ya var ya yok genişlikte ayak ayakucuna basarak fırına kadar vardım birkaç kaza yaşayarak.
                Tam da fırına gireceğim karanlıkta bir ses duydum sandım önce, biraz bekledim yine geldi ses ve arada su çırpma sesi de geliyordu. Sanki bir şey şap şup diye ses çıkarıyordu karşı taraftaki kanalın içinde.
                Karşı taraf bizim alışveriş yaptığımız bakkalın önüydü. Her yan su kanalıydı, açılmış ve öylece duruyor kapatılmadan. Yağmur yağdı alabildiğine, kanalların içi su dolu çoğu yerde, bazı yerlerse ağzına kadar doluydu. Sokak lambalarının hepsi yanmıyor bazıları yanıyorlardı.
                Kedi veya köpek diye düşünerek fırına girdim, börekleri alıp geriye dönerken içim dayanmadı karşı tarafa atlayıp hala ses geliyordu, baktığımda ne göreyim, çok şaşırdım ve ne yapacağımı bilemedim. Afalladım, elimde tuttuğum börek paketi düştü yere ve suyla karışık çamura bulaştı, üzüldüm ama şaşkınlığım da olduğu gibi üzerimdeydi.
                Bizim bakkal olan adam, su kanalının içinde cıvık çamurda kalkmaya çalışıyor, şap diye düşüyor gerisin geriye ve çabalamaktan bitkin düşmüş, boğulmamak için de büyük çaba göstermiş olmalı. Hava oldukça serin, suyun içinde üşümüş olduğu için çenesi takır takır ötüyor ve ağzından doğru dürüst bir kelime çıkamıyor.
                Beş dakikayı bulmuştur, ne olup bittiğini anlamam ve şaşkınlığımı üzerimden atmam. Önce el uzatıp çıkarmayı düşündüm ama oldukça da sarhoş gibiydi. Her zaman içer ayık olduğu saati ben bilmiyordum. Ne zaman görsem sarhoştu adam.
                Karar verdim hemen bakkalın üstündeki dairelerinin ziline bastım. “geberesice, geldin mi*” dedi balkona çıkan karısı. Adamın beş katı vardı karısı, şişman ve uzun boyluydu. Adam ise sıska, kısa boylu zayıf biriydi.
                “Kusura bakma teyze, benim… Bu saatte rahatsız ettim ama mecburdum, amca kanalın içinde, düşmüş, ben çıkaramayacağım. Onu haber vereyim diye bastım zile.” Deyince kadın her zamanki müşterileri olduğumdan tanıdı beni “aaa yavrum sen miydin?.. haa… Ne? … Öyle mi?” dedi, telaşlandı bir süre. Ses tonu kızgındı.
                Kadın üzerinde paltoyla indi aşağıya, “nerede yavrum?” dedi bana on metre kadar yana yürüdük gösterdim. “bu zıkkımı bu kadar içecek ne var sanki?” dedi kadın biraz bağırarak. Adamın çenesi açıldı, sesi de açılıverdi karısının sesini duyunca. Etraftan uyananlar veya uyanık olanlar balkonlara çıktı, adam alabildiğine bağırıyor küfürler savuruyordu hiç durmadan. Belediyeye, başka kişilere veryansın ediyordu bağırarak. Karısının bağırma demesine de aldırmıyordu. Kadın fırından getirilen bir odun parçasını uzattı, yakalayan adam doğrulmaya çalışıyor ama ayakta zor durabiliyordu, kayıyordu sürekli, ayaklarının altı vıcık vıcık çamurdu.
                Neyse, karısının el atmasıyla kolundan yakalayıp kanalın diğer kenarına çıkarabildi adamı, adam boylu boyunca uzanırken yerde, kadın halâ bağırıp duran adama “niye bağırıp duruyorsun, kes sesini de kalk?” dedi kızgınca.
                Yattığı yerde sırt üstü dönen adam ellerini havaya kaldırdı, bacakları da havada “bağırma deme kadın bana, bağırmazsam içtiğim nerden belli olacak?” diye bağırdı. İstem dışı gülüşmeler oldu etrafımızda ve kadın kucakladığı gibi aldı kapıdan içeriye.
                Adamın hikâyesi, sövmesem kızdığım nereden belli olacak diyeceğim ama sövmek de çözmeyecek ki işi. Ama sövgüyü de hak etmiyor değiller hani! Memlekette bu kadar çamura battıktan sonra. En iyisi kimseyi rahatsız etmeden içimden söveyim bari, ne dersiniz? Sövmeyince kızdığımızı anlamayacak bunlar. J 

                     Hak ediyorlar canım!

                                                                                                                                             13.01.2018

                                                                                                                                             Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. hehe çok hoştu bu yaa. bazen evlerin önünde tonlarca su birikiyo yaa, itfaiye filan bile geliyo :)

    YanıtlaSil
  2. Bırakıverseydi kadın onu orda. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrem E.
      Olur mu hiç, kadın kaç on yıllardır kahrını Katlanıyor; evinin direği. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.