Pazartesi, Nisan 09, 2018

Pazar Gözlemim-48-Nasıl Zavallılaşılıyor?

 
"Hitler'in Bebek Doğuracak Kadınları Seçişi"
Zavallılar!

Asıl mesele zavallıya zavallı denilmesi veya onun-onların- zavallı olması değil zavallılığın onlara öğretilmesi ve onlarında zavallılıklarını kabul etmesidir. Zavallılık sanki bir kadermişçesine ve alınyazısıymışçasına kabul edildiğinden dolayıdır ki zavallılar akan zamanın her anında zavallı olarak kalırlar.
Zavallıların, zavallılığını kabullenmesi ve kendilerini zavallı hissetmeleri aynı zamanda kundaktaki bebekler kadar aciz düşürürler kendilerini bunun farkına bile varmazlar. Yaşayıp giderler hallerine şükrederek.

Asıl zavallılık; kabulleniştir, zayıflığı ve hiçbir şeye yaramamazlığı. 

Atıl durumdadır her zaman. Hiçbir zaman da kendilerinde cesaret bulamadıkları için, bir şey yapmaya da adım atamazlar ama daima da beklenti içindedirler. "Kimden?" Diye sormayın, çünkü kendilerinden başka herkesten beklerler; zavallılardan bile.
İşin asıl ilginç yanıysa tepedekiler, güya sınıf atlamışlar, yöneticiler hatta zenginler bu zavallıların sırtına basarak yükselirler ve onların sayesinde ayakta kalırlar ve her zaman onlardan beslenirler.
Her türlü –fakir, zengin, bilgili, bilgisiz- toplumun zavallıları vardır. Zavallısız bir toplum olmaz çünkü. Zavallılar, ancak toplumu toplum saydıranlar; yoksa zavallılardan başka toplum yok çünkü. Diğerleri toplumdan saymadıkları için kendilerini, topluma dâhil etmiyorlar kendi kendilerini. Onlar, kendilerini bir istisna ve zavallılar için bir lütuf görüyorlar. Onlara göre, kendileri olmasa ne zavallılar kendilerini yönetebilirler ne de karınlarını doyurabilirler. İşte bu yüzden seçilmişler sınıfına dâhil ederler kendilerini.
Havadan bakarlar kuşbakışı. Havadan bakıldığı zaman her nesne –insan dâhil- bir nokta olarak görünür göze. Nokta da küçücüktür ve kolaylıkla ezilebilir.  Bu bakıştan dolayıdır ki her denilene kulak asmazlar. Aşağıdakiler ne derse desin asıl istek yukarıdan bakanların isteğidir ve önemli olan da odur onlara göre. U yüzden zavallıların diyecek ve yapacak bir şeyleri hatta güçleri olmadığı için kendileri yerine yukarıdan bakanları seçmek zorunda kalırlar ve mecburiyet vardır adeta. İşte bu nedenle değişim olmaz ancak zorunlu kalınırsa değişir bazı şeyler.
Zavallılaşmadan, asıl nasibini alan da kadınlar olmuştur tarihler boyu. Üç, beş hatta daha fazlasını mülküne alabilenler de vardır hala içinde yaşanılan çağda. Yalnızca Türkiye değil başka geri kalmış toplumlarda da vardır benzeri şeyler. Adına da erkek hâkimiyeti koyarlar; toplum içindeki kadının, ahırdaki inekten sonra gelişini.
Toplumsal yapı içinde birilerine sen büyüksün deniliyorsa ve sen güçlüsün deniliyorsa o güç de gelip güçlüsün diyenin tepesine dikilip “ben güçlüyüm” diyor o zaman mı erkek hâkimiyeti oluyor. Bal gibi erkeği de kadını da doğuran kadındır ve yetişmesinde emeği en fazla geçen de kadındır. Halk ozanımız ne der: “kadın insan, erkek insanoğlu” evet insan, sen kendini zavallı sayarsan ve öğretilmiş zavallılığı kabullenirsen, ancak benim oğlum da güçlü olabilsin diye beklemekten ve bekleyişin sonunda senden bir karış dahi ileri gidemediği zaman erkek hâkimiyeti tepene binecektir her zaman. Aslında hâkimiyet güçtür ve gücü veren kendi gücünü fark etmeyendir.
Dikkatimi çeken bir olgu da: tarihsel geçmişe yolculuk yapıldığında görülecektir ki, sağ, faşist zihniyet, kendilerini yüceltmesi için güya kadınları yüceltir görünen övgüler dizer kadınlara ve kadınların gücünü arkasına alarak, kadınlarında dâhil olduğu tüm toplumu ezerler “güç bizde diyerek.” 

Kadını yüceltme gibi bir derdi yoktur ve olmamıştır Mussolini veya Hitler’in hatta Napolyon’un.  

Özellikle günümüz Türkiye’sinde de benzer bir durum sergilenmektedir. Hem kadınları, güya yüceltirler hem de en aşağılık yaratık muamelesi yaparlar. Sanki nefret edilecek veya edilmesi gereken bir yaratıkmışçasına horlanır; neredeyse, varlıkları bile suç görülür. Ağız açmalarıysa tamamen suç unsurudur zaten. Ağız açanlar da ancak zavallı olanlarıdır; kraldan kralcı kesilerek ,kendi hemcinsine küfreder.


                                                                                              17.03.2018
                                                                                              Halil Gönül

Not: Adolf Hitler'in Almanya'da saf Alman ırkı yetiştirmek üzerine projesini ve çalışmaları yukarıdaki görselin altındaki ve bu link'e tıklayarak, daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.                                                                                                                                             
Görsel: Google Görseller

8 yorum:

  1. "asıl zavallılık; kabulleniştir, zayıflığı ve hiçbir şeye yaramamazlığı......tepedeki yöneticiler,zavalların sırtlarına basarak yükselirler ve onların sayesinde ayakta kalırlar ve her zaman onlardan beslenirler.." çok doğru sözler gerçekten yazınızın altına imzamı atarım,emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      teşekkür ederim. Bir bilim adamı, genç ve parlak bir doçent: Bir tartışmada "ben devlet memuruyum" dediğiğnde eğitimle ilgili başka bir bilim adamının söylediğine, zavallılığımızı daha da iyi anlamıştım geçenlerde. :)

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı, tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  3. ilginç bir noktaya değinmişsiniz Halil Bey ilgiyle okudum, elinize sağlık..:)

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar doğru yerlere değinmiş yazı. Hele ki şimdilerde bazı kadınlar ne kadar aşağılandıklarının farkında bile değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saadet Uslu,
      ne yazık ki, öyle. Virginia Woolf'un dediği gibi; kadınların düşmanı yine kadınlar aslına bakılırsa, az düşmanlık etmediler kendi hemcinslerine tarihler boyu. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.