Perşembe, Ağustos 31, 2017

Yavrunuz Kaçırılsa Ne Hissedersiniz? -6 /13

Olan Göyneğime Oldu

            Yabani armut -ahlat- ağacının dallarını tutarak aşağıya çekiyor ve bir şeyler kırıyor, yere atıyordu. Getirdiğinde gördüklerim, ahlatın iğne gibi sivri olan dikenleriydi. Her birini iğne gibi kullanıp kafesin üzerindeki göyneğimi iğneliyordu kafes çubukları arasından.

            “Çok sağlam oldu ama dikkat edeceksin bu günlük, akşam bizim eve getireceksin, güzelce başka bir bez dikivereceğim kafesinin altına, sen de göyneğine kavuşacaksın, yaralı bereli olsa da, teselli edersin artık göyneğini.” dedi ve gülmeye başladı birden.

            Güldü bir süre, ben de hayranlıkla, içim kaynayarak izledim onu gülümseyerek. İçim kıpır kıpırdı, sevinçten sarılıp havaya kaldırmak istiyordum onu, havada uçsun istiyordum. Hiçbir şey yapamamak ne kadar da kötüydü böyle durumlarda!

           
Yavruların sesleri geliyordu sürekli. İki tane olmaları da beni sevindirmişti, yalnız değildiler, birbirlerine arkadaş olurlar ve soğuk olan gecelerde birbirlerine yaslanarak ısınırlardı hiç olmazsa.

            “Hadi bakalım biraz da yiyecek toplayalım bunlara. Biliyor musun ne yer ne içer bunlar?” dedi gülümseyerek. Başımı salladım biliyorum der gibi. Elbette biliyordum ne yer ne içerler. Çekirgeyi çok severler bir kere, bazı ot tohumlarını da severler, ekmek verilmemeliydi sadece büyüyünceye kadar.

            Birlikte kalkıp çekirge avlamaya başladık tarladaki otlar içinde. Yakaladıklarımızı, kıvırdığı eteğinin içine atıyorduk sürekli. 
"Keklik yemi"
            Bildiğimiz otların tohumlarından da toplayıp tanelerini de atıyorduk çekirgelerin yanına. Yarım saat kadar olmuştu toplamaya başlayalı: “Yeter bu kadar, gidelim” dedi. Gölgeye doğru yürümeye başladık.

            Eteğinden kafese boşalttı hepsini de. Bir anda sesleri kesildi. “İşte bu kadaaar! Şimdi sıra bizde” dedi. Anlamıştım yemek yemek istediğini. Hemen oturduğum yerden ayağa fırladım, ekmek torbalarımızı asılı oldukları daldan indirdim.
"Ekmek torbam"

            Yan yana koyarak sofra yaptık ekmek torbalarımızı, içindekileri çıkarıp koyduk üzerlerine. Benim torbamdan bir tavuk yumurtası, iki büyükçe domates ve orta boy bir baş kuru soğan, onun torbasından da iki haşlanmış patates, yufka arasında süzme yoğurt ve soğan çıktı. İkişer tane olanları bölüştük, tek olanları da parçalayıp ekmeğin üzerine koyduk ve isteyen istediğinden yedi.

            Karnımız tıka basa doymuştu ve kalanlarını da ikindi üzeri acıkırsak yeriz diye torbalarımıza geriye koyduk. Yemeğimizi yedikten biraz sonra bir uyku bastırdı bizi, onun da gözleri kapanmaya başlamıştı ve belli etmemeye çalışıyordu. Uyur kalırsak hayvanlar zarar işleyebilirlerdi çünkü. Uyumamalıydık.

            Hayvanları sulamak için dereye götürdük, dereden akan sudan içtiler ve geriye getirdik aynı tarlaya.

           “Sırayla uyuyalım mı?” dedi biraz utanarak. “Olur, önce sen uyu, benim çok gelmedi uykum” dedim.” Gülümseyerek.


Not: 6/13

1/13 gelsin...

26-08-2017-19.40 

 Halil GÖNÜL

Görsel: Google Görseller



10 yorum:

  1. O tarlada çekirge avladık biz de, tohum topladık, çıkından yani torbadan azık çıkarıp bölüştük. Ne güzel öyküydü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ACEMIDEMIRCI,
      Teşekkür ederim, ziyaretiniz sevindirdi beni. :)

      Sil
  2. Sonunda ne olacak çok merak ediyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrem E.
      ilgin için teşekkür ederim, umarım güzel şeyler olur. :)

      Sil
  3. sizin google plusta gördüm. adnan güney. hatırlıyom yaaa. eskiydi galiba diy mi. bi ara bloguma gelirdi sankii :) nette aktif bir arkadaştı sanıyorum. hala aktif demekkisii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      evet, aktif durumda. Genellikle teknik konular paylaşır. Anlayamadım, ilgi durumunu. :)

      Sil
    2. yok ilgi değil ya. nostalji oldum. yıllar önceden hatırlıyom. çok eski blogçular oluyor bazen. yıllar önce yorumlaştığımız filan iştee. kayboluyorlar. diyelim üç yıl sonra geliyor. heey naber diyorum ben de genelde. gmaile yorum düşüyor çünkü mutlaka. bu arkadaşı da hatırladım. eskiden de aktifti. gitti sanmıştım. gitmemiş yani. ya binlerce blogçuyu tanıyom ki. hiçbirini de unutmam. üç dört yıl sonra noldu, işini değiştirdin mi filan derim. hafıza sağlam işte :)

      Sil
    3. deeptone,
      anladım. belki 2-3 aydır ben de yayınlarına rastlamıyordum ama tekrar başladı, bir ara da bir operasyon geçirmişti o nedenle kısa sayılabilecek bir arası olmuştu. Adnan bey oldukça eskilerden, haklısınız.
      Konu nostaljiden açılmışken, "Hikaye Kalpli Kadın" ortalıktan kayboldu birden, hiç bir bilgi de göremedim, kimse de bir şey yazmadı. Aslına bakarsanız merak ettim ve ediyorum hala da. Bir bilginiz var mı? Blog konusunda ilk göz ağrılarımdandır kendileri de. :)

      Sil
    4. yok gelmiyo valla. bi soğuyunca dönmesi zor olmalı :)

      Sil
    5. deeptone,
      bilgi için teşekkür ederim. Üzüldüm kendileri adına, gazete olayından sonra çekildi bir anda. kırılmış olmalılar. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.