Çarşamba, Ağustos 30, 2017

Yavrunuz Kaçırılsa Ne Hissedersiniz? -5/13

"Gelin Kız"
Anam, Kızı bana İster mi acaba?

            Sahi anama akşam söylesem ne der acaba?  “Tamam olum, alalım” mı derdi, yoksa “yaşı böyük olum, el alem ne der bize, sana” mı der? Kararsızdım. Olsun, anam kabul etmezse ısrar ederdim kabul edinceye kadar.

            Unutmuştum o an okuduğumu, sahi ya! Ben daha küçüğüm, ilk okuldayım ve önümde uzun bir yol var daha, evlenmek de nenin nesiydi şimdi. Ya elimden kaçırırsam bu kızı, okuyayım derken, ne olurdu benim halim o zaman, ya o okuyamazsa, okuyamaz mı hiç, baksana canavar gibi çalışıyor kafası bir de aslan gibi koşturması var deme gitsin, kim tutar onu, okur okur, işte o zaman olur her şey, hem de kimse bir şey demez o zaman.

            “Hadi beee! Cıvıtmaya başladın sende birader, ne bu böyle iki çubuk bile yetiştiremiyorsun!” demesini yarım yamalak anladım ama gözlerinde üzülmüşlük vardı, onların dediğini çok net anlamıştım, üzülmüşlerdi.

"Keklik Kafesi"
Ne olmuştu ki, ben mi bir şey yapmıştım? Yanlış bir şey yapmış olmalıyım, sevindirmeliydim o gözleri, kafamın içi bir anda allak bullak oldu ve ellerim çok hızlı çalışmaya başladı, çubukları ince tarafından, en üstünden tutup diğer elimle de, baş parmağım ile işaret parmağımın arasına kıstırıp hafif sıkarak, birden aşağıya doğru çekiveriyordum hiçbir şey düşünmeden, elim acıyacakmış, budağa takılıp elimi yırtacakmış, umurumda değildi. Yeter ki gözlerinin içi gülsündü.

            Başarmıştım gözlerinin içini güldürmeyi, bakışları değişmişti, hayran hayran bakıyorlardı gözlerime, ellerime. Daha da coştum ve nasıl da bittiler anlayamadım “bittiiii!” dediğimde. O bakışları hiç unutamam.

            İşte benim aradığım delikanlı hem çalışkan hem de anlayışlı, gözlerimden anlıyor her şeyi... diye düşünmüş müydü acaba hakkımda? Kim bilir belki de düşünmüştür.

            Kafes örülmesi bitti öğleye kadar. Güneş tam da tepemizdeydi, gölge toplanmıştı ağacın dibine doğru. “Çıkar bakalım şu üstündekini” dedi sağ elini bana uzatarak. “Utanma utanma, hadi ver” dedi gülümseyerek. Hava sıcaktı zaten, bir de sımsıcak gülümsemesi iyice sıcaklaştırmıştı gölgeyi.

            Hiç sorgulamadan çıkarıp verdim üstümdeki eski, yamalıklı, dar göyneğimi. Hemen yere serdi ve üstüne koydu kafesin açık yanını. Göyneğin kafes ağzından dışarıda kalan kısımlarını kıvırıp, kafesin gövdesine doğru çekti ve iğne gibi yaptığı çubuk parçalarıyla seyrek olarak tutturdu. Tamamdı kafes. Hemen ayağa kalktı ve koşturmaya başladı tekrar.


Not: 5/13

1/13 gelsin...


26-08-2017-19.40 

 Halil GÖNÜL

Görsel: Google Görseller



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.