Cuma, Ağustos 24, 2018

Anormal!

Tercih

Anormallik de Bir Seçimdir

                Boş verin dostu düşmanı, önce sorun kendi kendinize; siz kendinizle dost musunuz? Dürüstçe cevap vermeye çalışın. Dürüstçe lafını boşa etmiyorum çünkü insanların en başta kendisine karşı dürüst olmadıklarını biliyorum. Bakmayın dışarıdan melek gibi görünenlere. Melek gibi görünebilmek için o kadar işkence yapıyorlar ki kendilerine; hiç de yerlerinde olmak istemezsiniz eminim.
            Hani bir söz vardır: “İçi beni yakar, dışı eli” der. Öyle laf olsun diye söylenilmiş bir laf değildir. Her kim söylediyse iyi bir gözlemciymiş ve de dürüstmüş, en başta kendine karşı dürüstmüş. Kendini iyi tanıyormuş ve yaptığı tespit insanlığın var olduğu sürece söylenecek eminim.
            Dışarıda dost da çoktur, düşman da; ayırt edemezsiniz ve farkına varamazsınız normal hayatınızda. Farkına varabilmek için anormalleşmeniz gereklidir. Kim göze alabilir ki? Galiba hiç diyeceksiniz, belki de aranızdan birkaç kişi çıkabilir anormalliği göze almayı. Onlar da yalnızdır zaten çünkü anormal oldukları için toplumla uyum sorunu yaşıyorlardır en sonunda da topluma uymayı bırakıp kendine uymayı seçmişlerdir.
            Kendisiyle uyumlu olanın dostu da düşmanı da birdir. En başta kendisi ve sonra başkaları gelir. Kendisine göre renkleri, kendine göre duruşu, kendine göre yürüyüşü vardır. Bazıları korkar, bazıları aşağılar ama korkusundan belli edemez ta ki fırsat yakalayıncaya kadar. Bazıları imrenir ama yolda kalır yetişemez. İşte anormallik ve kendisiyle dost olmak böyle bir şey. Farklı, anormal.
            Anormal kavramı normal olmayan, çoğunluğa uymayan, dışarıda kalan anlamlarını taşır ancak bu tariflerin hepsi de birilerine göre tariflerdir. Anormalin tercihi de anormal olmaktır. O zaman bir tercih meselesiyle neden anormalin tercihi anormal olsun?
            Başarmak zordur bu işi. Güç gerekir. Bilgi gerekir. Kendine güven gerekir, öyle kuru gürültüden bir güven değil hem de, üfürünce uçup gitmez sigara dumanı gibi, kısa da değildir ömrü kelebek gibi. Uzun soluklu bir yarıştır bayağı. Dostsuz kalmak vardır, düşmanlar kazanmak vardır. Haydi iyi yolculuklar.
            Hiç uzağa gitmeye gerek yok düşman aramak için. En azılı düşman insanın kendisidir kendisine. İnsan kendini yendiği anda dost da düşman da el sıkışır tek bir bedende. O beden de sizin bedeniniz olur. Ama unutmayın kendini yenebilmek karşınızdaki en azılı düşmanı yenmekten çok zordur çünkü sizinle nefes alır, sizinle yatar kalkar, gölgenizdir; her açığınızı bilir, saklayamazsınız. Hâlbuki siz sırdaş olmayı seçmişsinizdir kendinizi. Hiçbir kimsenin bilmediği sırlarınızı paylaşmışsınızdır yıllarca kendinizle. Ne olacak o sırlar demeti, siz kendinizle savaşmaya başladığınızda? Ya hepsi de ortaya çıkarsa? Düşman bu, savaşta her şey olur, olmaz demeyin. İş sırra gelince kendinize bile güvenemezsiniz savaşa girdiğinizde.
                24.08.18-Halil Gönül
               

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. En zor şeydir insanın kendine karşı dürüst olması, kendini eleştirebilmesi. Biz maskelerimizi en çok kendimize karşı takarız. Kendisiyle barışık olan, dost olan insan tüm çevresiyle de barışıktır. Kendimize düşman olmayı bırakıp bir sevebilsek her şeyimizle, bir çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Yine çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette haklısınız,her şey kendimizde başlayıp kendimizde bitiyor.
      Teşekkür ederim.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.