Pazartesi, Ağustos 06, 2018

Kopya Yaşamlar

Kopya Yaşamlar

                Kopya yaşamlar hep başka bir yaşama özenerek yaşayanlardır ve hiçbir zaman farkına varamazlar o yaşamlarının kopya olduğuna.  Her zaman bir örnekleri vardır karşılarında. Tek gayeleri vardır zaman içinde onları geçebilmek. Düşünmezler ki onların yaptıklarını yaparak bir yere varılmaz ancak en fazla onların varabildiklerinin yakının varabilirler.
                Kopya yaşamlar siliktirler, renkleri solgun gridir. Gri matlaşmış ve silikleşmiştir adeta güneşten. İşte bu yüzden fark edilemezler ne uzaktan ne de yakından. Uzaktan fark edilemezler çünkü renk solukluğu güneşin parlaklığı altında kaybolur. Yakından ise matlığından dolayı desenler ve onların detayları seçilemez. Nedeni ise zaman içinde güneş soldurmuş ve yıpratmıştır tüm varlığını.
                Kopya yaşamların kendine özgü deseni ve renkleri olamaz.  Eğlenemezler. Çünkü kopyaladıkları gibi eğlenmeye çalışırlar. Kendilerine özgü dansları yoktur, kendilerine has değildir ritim ve renkler. Bu yüzden içleri bayılmaz eğlenirlerken, tam tersine bitkin düşerler yorgunluktan. Hâlbuki dansçı dans ederken kendinden geçer ve yorgunluk hissetmez. Çünkü hissettiği kadar hissettirebilir ancak.
                Kopya yaşamların kendine has bir yönü olamaz, çünkü takip ettikleri yön başkalarının takip ettikleri yönlerdir hep. Fikirleri vardır ama düşünceleri olamaz. Fikirlerinin olması onları düşünceli yapmaz tam tersine düşüncesiz yapar. Çünkü düşünmek onlara mahsus bir yeti değildir, olamamıştır. Zor iştir düşünce, düşünmek. Yük verir omzuna düşünenin. Kopya yaşamlar için birileri düşünür kopya yaşamlara da taklit ve kabul etmek kalır. Bu durum en kolayıdır işin, zahmetsizce fikir sahibi olurlar başkalarının düşüncelerini tekrarlayarak. Başkalarının düşünerek oluşturdukları ve ortaya koydukları fikirlerini sahiplenmiş olurlar sadece.
                Düşünerek çok enerji harcarsınız, başka şeyler de harcarsınız aslında. Öyle zamanlar olur ki harcaya harcaya bir şeyleri harcanacak kendinizden başka bir şeyiniz kalmamıştır. İşte o an düşünmenin ne menem bir şey olduğunu tam olarak anlamaya başlarsınız. Nihai son yalnızlığınızdır. Elinizde tek kalan yalnızlığınızdır sonuçta. Bu sefer de bu yalnızlığı gıda gibi tadına vara vara harcamaya başlarsınız ki dibini buluncaya kadar. Çok kıymetli gelmeye başlar düşünceli yalnızlığınız.
                Yalnızlığınıza erdiğinizde her şeyi düşünmeye başladığınızı görmeye de başlarsınız ki hepsinden berbat olan da budur işte. En büyük felakettir bu insanoğlunun başına gelebilecek. Artık dur durağınız yoktur yaşadığınız dünyada. Uykuda, uyanıkken beyniniz sürekli hareket halinde, şimşekler çakar sürekli olarak bir yerlerinde. Bazen şimşek gürültüsüyle gözleriniz açılır bakarsınız dört yana. Eyvaaah! Ölecek miyim acaba? Sorusu takılmaya başlar kafanıza ilk zamanlar ama bir süre sonra yatışırsınız ve kabullenmeye başlarsınız durumunuzu. Belki de iyi bir şeydir bu düşünmeler, kim bilir!
                İşin bir başka kötü yönü daha vardır düşünme işinin. Hiçbir şeyi beğenmemeye başlarsınız, sürekli bir şeylerin değişmesini fark edersiniz. Perdenin arkasını görebilirsiniz bu yüzden gizlilik kaybolur sanki. Bol bol sinir küpü olmak vardır etrafta olup bitenlere. İdarecileri beğenmezsiniz örneğin. Doğru dürüst bir şeyler yapamıyorlardır. Belki de yapmak istemiyorlardır, olamaz mı? Elbette bal gibi olur. Onlar perdenin arkasındadırlar zaman zaman. Çünkü kendilerini birilerine beğendirmek ve birilerinden onay almak gibi bir dertleri vardır. Kopyadır yaşamlarının topu da. Kendilerine has bir yaşamı ve düşünceleri yoktur, olamaz da zaten. Ancak tarih yapanlarda bu durum istisnadır. Beğenmediğiniz kopyadır. Hemen fark edersiniz durumları. Dolayısıyla hemfikir de olamazsınız mutlaka ayrışmalarınız vardır bir yerlerde. Düşünmek insana has denilir öyle değil mi? Düşünmemek de insanlara hem de oldukça fazla insana has bir durum gibi görünüyor. Aksi halde dünya şu haldeki durumuna gelmezdi daha canlı, şen şakrak bir yer olurdu ve olmaması için hiçbir neden yok.
                Kopya yaşamların içinde kendi hayalleri yoktur, başkalarının hayallerinin kopyalarıdır yaşadığını sandıkları hayalleri. Hayal kurmadan yaşanır mı hiç? Yaşanırsa bile yaşam mı denilir adına?  Hayal kuracaksın taaa uzayın derinliklerine kadar. Örneğin karadeliğin yakınına kadar varıp başını uzatacaksın sınıra kadar görmeye çalışacaksın karadeliğin içindeki cümbüşü, hengâmeyi, yok oluşu, aynı zamanda da varoluşu. Hem varoluş hem de yok oluş iç içedir daima. Fizik öyle diyor.
                Düşüncen olacak be kardeşlik düşüncen, düşüneceksin kendine has bir şekilde. Seni işaret edecek o düşünce. Eğri, doğru fark etmez, eğriyse de doğrulur zamanla yeter ki düşünmeden gocunma ve azmet. Düşünceleri düşünenlerin pusulasıdır adeta yönlerini bulmaya yarar. Arada bir toslasalar da duvara, dank eder sonra da değiştirirler yönlerini ve yollarını. Ya düşünemeyenler ne yapsın tosladıklarında karşılarındaki duvara. Toslar dururlar artık durmadan tosladıkları engeli yıkmak için. Ne kafa kalır ne fikir sonunda. Son yolculukları çöplüktür sanırım.
                Kopya yaşamın bir başka kötü yanı daha vardır. Risk her zaman çok yüksektir. Felaketle karşılaşıldığında harcanan ilk olurlar. Son toslamadır bu toslamaları da. Bir daha ayakaltında dolaşamazlar artık. Birileri kalkar ortadan bir başkası gelir. Hiç bitip tükenmez ki çünkü her yan kaynıyordur alabildiğine. Ayrık otu gibidirler, kısa sürede sararlar her yanı. Mücadele istikrar ister. 02.08.2018
Görsel: Google Görseller

6 yorum:

  1. bir insan kopya yaşam sürüyorsa,o insanın halen kendini aradığını düşünebiliriz..boşlukta kaybolan veya boşlukta bir şey arayan kişiye benziyor..o açıdan bu konudaki fikirleriniz ve öngörüleriniz harika..emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
  2. Kopyalar gerçeği yansıtamazlar. Kendini bulamayan ya da tanımayan insanlar ancak kopya yaşamlarla taklit ederek yaşarlar.

    YanıtlaSil
  3. "Yalnızlığınıza erdiğinizde her şeyi düşünmeye başladığınızı görmeye de başlarsınız ki hepsinden berbat olan da budur işte. En büyük felakettir bu insanoğlunun başına gelebilecek. Artık dur durağınız yoktur yaşadığınız dünyada. Uykuda, uyanıkken beyniniz sürekli hareket halinde, şimşekler çakar sürekli olarak bir yerlerinde. Çok iyi anlıyorum bunu...Ve
    "Düşünmemek de insanlara hem de oldukça fazla insana has bir durum gibi görünüyor. Aksi halde dünya şu haldeki durumuna gelmezdi daha canlı, şen şakrak bir yer olurdu ve olmaması için hiçbir neden yok."
    Ve son cümle, "mücadele istikrar ister." Sayısalcı olduğunuz için, çok yerinde tespitleriniz olmuş. Çok hoşuma gitti yazınız.
    Sizi ziyarete gelemedim. Dört aydır evdeki bir rahatsızlık nedeniyle sadece yazdım, o da rahatlamak adına. Kaleminize sağlık. Sağlıcakla kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece Hanım, Öncelikle, evdeki rahatsızlık durumu geçmiştir umarım, galiba çoğu insan için yazmak rahatlama aracı, belki de insanın kendi kendisiyle konuşabilmesinin yolu, kim bilir? ben de aslına bakılırsa sanırım iki veya üç aydır asıyorum biraz. tamamen okumayla ilgilendim sadece. bilimsel ağırlıklıydı bu sefer. "kuantum, beyin ile ilgili." yazmak için dikkatimi toplayamadım bu dönemde. ama kafam da oldukça bulandı diyebilirim.
      Ziyaretiniz ve güzel yorumunuz için özellikle teşekkür ederim. Umarım her şey gönlünüzce gelişir. hoşça kalın.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.