Cumartesi, Ağustos 05, 2017

Pazar Gözlemim-20-Tarih'in Bize Anlattıkları-Notlarım Arasındakiler

Notlarım Arasındakiler

          Başlıkla notların ne alakası var diyeceksiniz, okumaya devam ederseniz göreceksiniz. Uzun olduğu için 3 bölüme ayırdım.
                Blog yazmaya başladığımdan bu tarafa kendimi gözden geçirdim zaman zaman. Ne kadar oldu yazmaya başlayalı diye baktığımda yaklaşık 6-7 ay kadar olmuş. 

               Bu sürede düzenli olarak yazmaya çalıştım. Her yazdığım şeyden sonra kendimde fark ettiğim şeyler daha fazla olmaya başladı örneğin: İmla hataları dikkatimi çekmeye başladı, imla kurallarını anlamaya başladım, ne ifade ediyorlar? Anlama ne kazandırıyorlar? Anlatılmak istenen düşüncelere nasıl da yardımcı olabildiklerini net olarak görmeye başladım.
            Edebi yazarların kitaplarına baktığımda bazılarının nokta ve virgülden başka kullanmadıklarını gördüm. Basit, yalın anlaşılır cümlelerdi.

                Zaman içinde aldığım notlara baktım bir ara: “Yazmanın getirdikleri?” listesi altında:

                1-Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?
    2-Fikirleriniz ne kadar değerli ne kadar doğru düşünüyorsunuz, neye göre değerlendiriyorsunuz?..
               3-Fikirlerinizi söylemekten çekiniyor musunuz?
            4-fikirlerinizin başkalarına faydalı olabileceğini hatta düşünülmeyeni düşündüğünüzü fark ettiniz mi hiç?
           5-hayat deneyimlerinizi başkalarına sunmakla, başkalarının daha hızlı yol almasına katkıda bulunabileceğinizi aklınızdan geçirdiniz mi?
                İsterseniz yukarıdaki notları sizler de bir düşünün. Sanki mim gibi oldu değil mi? Mim amaçlı yazmıyorum bu yazımı. İsteyen de mim gibi değerlendirerek cevaplayabilir elbette.
                İlgili 5 madde halinde sıralanan konular hakkında genel birkaç cümle yazmakla yetineceğim.
                Evet ilgili maddeleri ortaya döken dağarcığım ilgili konulardaki değerlendirmeleri yaptığında ortaya olumlu sonuçlar çıkıyordu. Bunları yazmaya başladıktan sonra fark edebildim. Yalnızca okumak tek başına yeterli bir şey değil ancak okuduklarının değerlendirmelerinden ortaya çıkan yeni ürünler olmalı, işte bu ürünler sizin ürünlerinizdir ve piyasaya, gün yüzüne çıkmayı hak ediyor.
                Şunu diyebilme cesaretini de kazanmış oluyorsunuz böylece: “Kim ne derse desin bunlar benim düşüncelerim ve benim ortaya çıkardığım ürünlerim.” 
           Belki o zamanda-yaşadığınız zamanda- ileride olduğunuz için sizi anlayan pek çıkmayacaktır hatta, kötü olarak bile görenler olacaktır. Ama bu durum sizi etkilemeyecektir ancak gözden geçirme fırsatı yaratacaktır size. Yani ortaya çıkardığınız ürünün deneme aşaması olacaktır, arkasından gelecek ürünleriniz ondan daha ileride ve daha geliştirilmiş halde olacaktır.                 Dünyada teknolojiler de böyle ilerlemedi mi? Örneğin uçağın ortaya çıkışı. Hazarfen Ahmet çelebinin yaptığı ağaçtan ve bez parçalarından oluşturup, Galata Kulesinden uçuşuyla şimdilerin jetlerini, Boeing’lerini bir kıyaslasanıza yan yana getirerek. Gülersiniz, elbette gülünç geliyor değil mi?
                Hazarfen’in ilk ortaya çıktığında ona inanan kaç kişi varmıştır acaba? Belki de etrafındaki onu iyi tanıyan eşi dostu veya akrabasından birkaç kişi.
                İnsanların içinde gizlilikleri vardır sürekli ve bunları ortaya çıkarmakta çekinik davranırlar, bazıları da tam tersini yapar, hiçbir şeyi yokken bile bir şeyler koymaya çalışır dibini kazıyarak.

                Şimdi bu gelişmelerden yola çıkarak başka bir alana girmek istiyorum.  Pek uzun sayılmayacak bir zamandır içinde yaşadığımız Türkiye ve Dünya’da neler oluyor? Sorusu kafamı kurcaladı epeyce zamandır.

                                                                                                      05-08-2017-1747

                                                                                             Halil GÖNÜL

Not: 1/3

Görsel:Pixabay.com

8 yorum:

  1. Güzel bir yazı olmuş.Beşli sorularınız da insan8n kendisini sorgular nitelikte. Hazarfen Çelebi örneğini de çok beğendim. Kafanızı kurcalayan soruya gelince umarım güzel şeyler oluyordur demek istiyorum.Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ebemkuşağı,
      teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Güzel şeyler olabilmesi için neler yapılmış geçmiş tarihlerde; akan zaman içindeki sonuçları ve yansımaları neler olmuş gibi sorulara cevap bulmaya çalıştım. İstedim ki, elbirliğiyle biraz düşünelim. Düşünen varlıklar olarak bizler-insanoğlu- yapabiliriz. Geçmişlerde de öyle olmuş zaten. Örneğin: Kurtuluş savaşı onlardan biri, varlıklı ve yoksul demeden yaşayan herkes cinsiyet ayrımı olmadan aynı yöne koşturmuş elinden geldiğince. :)

      Sil
  2. Güzel bir düşünce ve gözlem yazısı olmuş. Sorularınız insanın kendine dair farkındalıklarını artıracak türde sorular. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arif Öztürk,
      teşekkür ederim. Amacım da o zaten, insanlar kendi farkındalığına varsa çok şey değişir memlekette ve dünyada. Fakat ne yazık ki, insanlar arasında eğitim farklılıkları ve yaşam farklılıklarından dolayı uçurumlar olduğu için benzer konulara odaklanmayı bir kenara bırakın yaşam savaşı veriyor bazı insanlar; bırakın kendi farkındalığı, bir lokma ağzına sokacak şeylere muhtaç halde. Diğer insanlarda seyrediyor yalnızca ve şükrediyor haline: Onların yerinde olmadıkları için. :)

      Sil
  3. Mahler şunu söylemiş: Ölümümden sonra bile anlaşılmayacağım. " Şu anda klasik müzik uzmanları onu etkileyici bulmakla birlikte çözemedikleri müziğinde çok öge var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bahce perim,
      bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Demek ki yaşadığı zamandan çok daha ilerideymiş ki şimdi bile ancak etkileyebiliyor uzmanları. "Mahler Symphony No. 4" dinledim sizi okuduktan sonra. senfoniden anlamam ama zevkle dinledim. Değişik bir his uyandırdı bende, hem dingin sularda yüzdüm hem de kırlarda koşturdum sanki. daha önce dinlememiştim hiç Mahler'den. :)
      Haklıymışsınız. :)

      Sil
  4. Evet. Dr. Barry Marshall gastritin nedeninin bir bakteri olduğunu söylemiş ama kimse inanmamıştı. Mide de bakteri yaşayabilir mi ki denilmişti. Sonra bir hastasının mide suyunu içerek gastrit oldu ve antibiyotiklerle kendini tedavi etti. Sonuç mu 2005 yılında Nobel ödülü aldı. Hiçbir zaman bana ne derler diye düşünmemek lazım, bildiğimiz doğru yolda ilerlemek gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acı Kahve,
      bilgilendirici örneğiniz için teşekkür ederim. Sayenizde edinmiş oldum bu bilgiyi de.
      "En kestirme yol, bildiğin yoldur." sözü vardır bizde, öyle değil mi? Yollar epeyce karıştı da artık bildiğimiz kestirme yolu da unutmaya başladık sanıyorum.
      Haklısınız. bildiğimiz doğru yolda ilerlemeliyiz. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.