Salı, Aralık 12, 2017

Yetişkin ve Çocuk-1-Çocukluk hassasiyeti

               
"Çocuklar"
            Türkiye’de yaşanan olaylar çoğuna göre siyasi görülebilir, hatta daha da ileri gidip başarı olarak da görülebilir. Burada bunların eğriliğini doğruluğunu tartışmak istemiyorum ama görülmesi gereken iki geri, bir ileri adım atıldığının görülmesi asıl amacım.
                Sokakta oynayan çocuklar bile kendi aralarında konuşup tartışırken söyledikleri sözlerin arkasında durmaya çalışırlar; eğer ki içlerinden birisi çıkıp da ertesi gün veya sözü söylemesinden sonrasında, tam da tersini ifade ederse işte o zaman o çocuk saygınlığını yitirmiştir arkadaşları arasında ve mahallesinde yaşıtları arasında. Dönek olarak değerlendirilir ve bir daha kendisine güvenilmez. Eğer hatasını açıklayan ve inandırıcı olan bir şekil sağlayabilirse içlerinden birkaçı inanır belki ama eski güveni vermez artık. Akan zaman içinde gitgide yalnızlaşır yaşamında.
                Ne yazık ki biz yetişkinler çocuklar kadar hassas olamıyoruz çok şeyde; hassaslıklarımızı ve çocukluk saflığı ve temizliğimizi kaybettiğimizden her halde, başka bir açıklama bulamıyorum bu duruma.
                Çocuklukta hep doğruluk, dürüstlük ve içtenlik vardır. Yok mudur aralarında bazı hinler? Elbette vardır. Size anlatacağım yaşanmış bir örnek buna uygundur.
                Özel okulda ilkokul birinci sınıfta okuyan bir erkek çocuk eve geldiğinden itibaren çok durgun ve sinirli bir hali vardır gece yarısına kadar. Bir türlü çocuğun ağzını bıçak açmamıştır. Durumunu şaşkınlık ve tedirginlikle karşılayan anne ve baba çok endişelenmekte ve konuşmaya çalışırlar ancak uzun bir süre başarılı olamazlar.
                Herkes bir evin bir oğlu olan oğlan uyumadığı için ve hatta yerinden kıpırdamayan haliyle okuldan gelir gelmez oturduğu yerden hiç kalkmayan çocukla birlikte diken üstündedirler. Konuşsa derdine çare olacaklarını düşünmekteler elbette her anne ve baba gibi.
                Onlara göre bu yaştaki çocuğun tüm dertlerine çare olabilecek güç ve kuvvetleri vardır. Yani her türlü imkân eldedir. Yeter ki ağzını açıp konuşsun. Ancak çocuk emindir ana ve babasının derdine çare olamayacağını çünkü yaşanıp geçmiştir olay. Hazmedememiştir yaşadığı haksızlığı. Ne dediyse ve kime söylediyse okulda anlamak istememişlerdir bir türlü. Çünkü büyükler kendi gözlüklerinden bakarlar her şeye ve gözlerinde at gözlüğü takılmış gibidir. Kısacası bazı olaylara karşı at gözlüdürler.
Bu nedenle bir daha anlatmanın anlamı yoktur artık. Anası ve babası da yetişkin değil mi sanki? Bir farkı da gözetiyordu çocuk. Annesi ve babası her zaman inanıp dinlemişti kendisini, bazen kızsalar bile konuşabilmişlerdi. Saat oldukça geç olmuştu ve hiç kimse uyumuyordu kendisi yüzünden. Onlara haksızlık ettiğini düşünerek konuyu açmaya karar verdi sonunda.
1/4
Devam edecek.

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.