Pazar, Kasım 19, 2017

Mektup-8-Denizi Getirdim

               
Deniz

           “Sen neneyon, ben getircem; ne yapıp edip getircem ayağına denizi” dedim. 

      Nasıl da boynuma sarılı sarılıveriyo bi bilsen yağlarım eridi sevincini gördükçe.                  “İstersek yaz, gış demeden gireriz denize” dedim. Dedim emme gara gara da düşünmeye başladım nasıl yapacağımı.
          Biliyodum bunun hiç deniz görmediğini. Yeni yetmelerden duyuyordu hepsini de, onlara özeniyordu işte, kılık kıyafette de aynıydı durum. Tomofile gelince: dağın başında neye yarayacak, eşek var işte iki tane. Bizim tomofil onlar.
                Yanımızdaki düzlüğe -çadırın yakınında- bir metre kadar derinlikte ve 10 adıma 20 adım kuyu kazdırdım kepçeciyi çağırıp da. Adam da merakından sordu “ne yapcan abi burayı?” demeye başladı. “Koyunları serinletcem yazın yakıcı sıcaklarda” dedim savuşturdum adamı. Çaydan yolağı da kazdırdım, parasını verdim gitti.
                Naylonla kapladım kazılan çukuru, boru da döşedim çaydan oraya, doldurdum içini. Koskocaman bir havuz oldu, gözüm kortu bu seferde su dolunca tamamen; ayağı falan kayar da düşerse, boğulur diye. Elde avuçta yarım akıllı da olsa bi hanım vardı ondan da olabilirdim.
                Tedbiri elden bırakmamak lazımdı, iki tane şamrel -araba tekeri iç lastiği- buldum köyden ve şişirttim bi güzel, getirdim. Şart koştum şamrelle girmeye.  Epeyce öğrendi, alıştı bu suya. Fistanla, şalvarla girdi çıktı durdu bir süre.  Ne tomofil dedi ne de başka bir şey, iki sene kadar.
                Her şey yoluna girdi derken hastalandı, kimse anlayamadı neye uğradığını; bi yazda eriyip akıp gitti, kurtaramadı hiçbir doktor. Sürünün yarısını masraf ettim emme olmadı. Çocuklarla kalakaldık ortalıkta.
                Neyse, seni de üzdüm; niye anlattım ki hepsini sanki!
8/
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.