Pazartesi, Kasım 06, 2017

Pazar Gözlemim-28-Pazar Manzaraları

"Pazar yeri"

Pazar Manzaraları

                İster istemez insanın gözüne takılıyor bazı durumlar pazarda dolaşırken. Dikkat dağıtmak için birebir Pazar yerleri; bir süre dolaşıldığında bir de bakmışsın kafan formatlanmış.
          Dikkat ettiğin veya etmediğin bir sürü şey giriyor beyninin bir köşesine ve zamanı gelir de ortaya çıkar mı, çıkmaz mı bilinmez.
                Usta pazarcılar belli oluveriyorlar hal ve hareketlerinden, acemi ya da yeni pazarcılık işlerine başlayanlar da sırıtıyorlar.
Üç delikanlı bal satmaya gelmişler, süzme bal satıyorlar, arabalarının üstüne dizmişler plastik kaplar içinde altın sarısı ballarını.
Delikanlılar kardeş gibi görünüyorlar, birbirlerine çok benzer, aynı fabrikanın imalatı ve aynı ustanın elinden çıkmışlar. Esmer, güneş yanığı yüzleri ve kara kara gözleriyle etrafa bakınıp duruyorlar cin gibi.
Kendilerine doğru bir gelen olduğunda hemen atağa kalkıp bir kutu bal satmanın bir çaresini arıyorlar. Pazarcılık yapanlar genellikle bağırır dururlar, onlar ise sakin sakin çevrelerine bakınıp bol bol sigara tüttürüyorlar, satışları fena değil gibi görünüyor.
Belki birisi nişanlanacak ya da evlenecektir, çeyiz ya da düğün masraflarını deremetlemeye uğraşıyorlardır el birliğiyle. Bir diğeri askere gidecektir, harçlık gerekli bir buçuk yıl boyunca.  
Pazarlama işi farklı bir iş, Pazar yerinin kendine has kuralları ve kaideleri var; bağıracaksın ki seni yedi düvel duyacak, gırtlağını yırtarcasına bağıranlar vardır, etraflarında kalabalık toplanır sürekli, bazıları seyreder yalnızca, şamata seyreder, öyle tezgahlar vardır ki ayrılmak istemezsiniz yanından, sirk gibidir şamatası bol, şakalar yapılır.
“Başım şişti yavrum hiç durmadı senin çenen bugün be” şikayetleri yapılır şaka yollu, alınmaz kimse denilene, diyen de ciddi değildir gibi görünmeye çalışır ama aslına bakıldığında gerçektir durum; uğuldamaya başlamıştır kulakları.
Pazar da bulunanlar ve pazarcılık yapanlar bilir bu durumu, yaşanan gerçekliktir. Yanındakileri de bağırmaya teşvik etmeye çalışırlar bağırarak mal satanlar; “bu işin kuralıdır, yapacaksın arkadaş” çok tanıdık bilinen bir sözdür.
Hiç dikkat ettiniz mi bilmem ama benim genellikle dikkatimi çeker; alışveriş yapanlar genellikle kadınlardır, kocaları taşıyıcıdır yanlarında. Acemiler poşetleri taşır, ustalaşan kocalar da Pazar çantalarıyla gelmişlerdir pazara ve karısı ne almışsa tezgahtardan alır çantasına koyar poşeti özene bezene, yerleri yanlış olursa ezilirler, ezilince de vay haline. Ne beceriksizliğin kalır ne de akılsızlığın eve varıp buzdolabına yerleştirilirken.
Hanım öder parasını ve kadın yürür arkasından yüküyle birlikte adam devam eder bir sonraki alınacak ihtiyaca kadar. Kadın durur aradığı malzemeyi bulunca, pazarlık yapar bazen, seçer dikkatlice ve poşet hazırdır çantaya koyulmak için. Derken dolaşılmaya başlanır, kadın aradığı bazı şeyleri bulamamıştır tura devam kararı alır kendince.
Kolay mı ev ihtiyacını, bir haftalık ihtiyacı hemen bir çırpıda alıp tamamlamak; değildir elbette, kadın bilir bunu, koca da arkasından peşi sıra Pazar çantasını çekmesini bilir elbette. Arada sızlanma olsa da duyulacak bir durum değildir, kimin için uğraşıyor kadın. Yürümeye devam.                     “Hanım kolum koptu ya, her zaman aynı şeyi yapıyorsun, bıkmaya başladım ben bu işten, yorulmadın mı daha gezmekten. Kalanını da haftaya alalım yahu, hadi bitir hemen şu işi”

                                                                        22-10-2017
Halil GÖNÜL
1/2

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.