Pazartesi, Ağustos 05, 2019

Hayatımız kendimize eziyet etmekle geçiyor

           
Tatil
        Şimdiler, zaman bolluğu yaşadığım zamanlar. Ancak geçmiş zamanları düşündüğümde zaman ne kadar kıtmış da her şeye ucu ucuna yetişmeye çalışmışım. Hatırladım birkaç anımı da şaşırdım.

            Tatile gittiğimizde herkes tatil yaparken, tatilin tadını çıkarırken ben iş düşünmekten kendimi alamadığımı düşündüğümde gülümsemeden yapamadım kendi kendime. Küçümsedim o halimi. En fazla bir haftalık olan tatilin ilk üç veya dört günü tatile alışmakla geçiyordu, kalan günlerin iki günü yolculuğa dâhil olduğunda kala kala elde iki gün kalıyor.
            Farkına vardığım bir şey daha var. O da sanki tatil değil de yorulmak için gidiliyor tatile. Döndüğümde yorgunluktan zor atıyordum kendimi yatağa.  Tatil yapmak adeta bir eziyete dönüştüğünün farkına bile varmadan kendime eziyet ettiğime inanamıyorum.
            Hiçbir zaman keyifle araç süremedim yollarda iş hayatım boyunca. Sürekli bir aciliyet, bir an önce ulaşıp işleri halletme telaşı içinde olduğum inanılır gibi değil. İnsan yolculukta güzel bir çay bahçesi gördüğünde oturup bir çay, kahve içmez mi yahu? Anımsadığım hiçbir şey yok buna dair.
            Ulaşmak istenilen yere ulaştığımda ya görevli dışarıya çıkmış olur veya işleri yoğundur bir türlü hallolmaz işler, sinirler gerilir. Rahatlıkla oturulmaz, batar sanki sandalye veya koltuklar. Kıpırdanır durursun sürekli, gözler görevlinin kapısında olur, giren çıkıyor mu diye.
            Dönüşte hurdahaş bir halde binilir arabaya. Bitmeyecekmiş gibi gelir dönüş yolu o gerginlik ve yorgunluk üzerine. Bırakın dönüş yolunda bir yere oturmayı, bir an önce dönüp planlarda değişikliğe başlarsın geç saatlere kadar.

            Eğlenmek adına ve iş adına kendimize eziyet ettiğimizin hiç de farkına varamıyoruz. Ben böyle düşünürken görüp şahit olduklarımsa bir başka âlem. İşin başına genç nesil, oğlan veya kız geçmiş –genellikle oğlan- baba tecrübeli birisi olarak sallanan bir kılıç başlarında her şeyi bilen olarak. Nefes aldırmaz kimseye, her fırsatta bir sürü eksiklik görür ve sıkıştırır durur, yorulup bıkmadan. Kırıcı da olur üstelik. Kırk elli yaşında oğlan, çoluk çocuk sahibi ama babasından ödü kopuyor ve babası istemedikçe yüz yüze gelmek istemiyor azar işitmemek için. Zaten her an tepesinde hissettiği için nefesini bir an bile babasından ayrı kalması rahat bir nefes almasına yarıyor. Çekilir bir yaşam değildir bu durum, kim olursa olsun ama çekiliyor işte. 03.08.19

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.